Borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, tespit ve tevsik edilmeden "daimi çalışana" yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu- Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiği-
Davacı, ihraç kararına esas ikinci ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiğini iddia etmemiş olup, mahkemece, ihtarnamelerde talep edilen borcun gerçeği yansıtıp yansıtmadığının bilirkişi aracılığı ile araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken  açıkça talep edilmese dahi ihraç kararından önce gönderilen ihtarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin re'sen araştırılması gerektiğinin düşünülmesinin hatalı olduğu-
Borçlular arasında menfaat çatışması bulunduğundan, bir borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin diğer borçlu tarafından tebliğ alınması halinde, yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olacağı- Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- İİK'nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri gereğince, borçlunun itirazı ve şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması gerektiği-
K. takdirine ve daha evvel düşürülen satışa ilişkin tebligatlar, borçlu vekili adına çıkarılmadığından ve usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi olmadığından, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanamayacağı- İİK. mad. 128/a uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililerin, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabileceği- K. takdir raporu, borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerektiği- Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde, zarar unsuru oluşmayacağı-.Feshi istenilen ihaleye konu şirket hisselerinin, muhammen bedelinin yüzde yüzünün üzerinde satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin, hisselerin muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmakta ise de, kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olması karşısında kıymet takdirinin kesinleşmediği ve borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdirine itiraz ettiği görüldüğünden, mahkemece, şirket hisselerinin icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdiri tarihine göre değeri belirlenerek, belirlenen değerin ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise, İİK. mad. 134/8. uyarınca zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emrinin, tebliğ memurunca, muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı ve muhatap yerine tebliğ yapılan şahsın tebellüğe ehil olduğu tespit ve tevsik edilmeksizin doğrudan aynı konutta kalan annesine tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Borçlu tarafından "annesi ile aynı konutta oturmadığı"na yönelik yapılan iddianın her türlü delille ispatlanabileceği- Tebliğ işleminin usulsüzlüğünün işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerektiği- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı ve bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğinde, daimi sekretere tebliğ edilme hususunda "muhatabın orada bulunmadığı" nın tebliğ evrakı üzerine yazılması gerektiği- Alacaklı borçlunun haciz tarihinde takipten haberdar olduğunu iddia etmiş ise de, haciz sırasında borçlu hazır bulunmadığından bu yöndeki iddianın yerinde olmadığı-
Örnek 7 Ödeme Emrinin tebliğ edilmeye çalışıldığı durumda, tebliğ şerhine ait tebligat parçasında "muhatabın adreste bulunup bulunmadığı tevsik edilmeden, doğrudan aynı konutta birlikte oturan annesi imzasına tebliğ edildiği" görüldüğünden yapılan tebliğin usulsüz olduğu-
Tebligat Kanunu mad. 2l/2 gereğince tebligat yapılabilmesi için tebliği çıkaran mercice, "tebligat çıkarılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK. mad. 21/2 'ye göre tebligat yapılacağına dair" tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesinin zorunlu olduğu-
Tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetin, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılması gerektiği- Mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi ve usulsüz olduğunu iddia ettiği ödeme emri tebligatını öğrenme tarihinin tespiti gerektiği-
Borçlu tarafından tebligatı öğrenme tarihine göre "süresinde" yapılmış herhangi bir şikayet bulunmadığından tebliğ işleminin usulüne uygunluğunun incelenemeyeceği-