Mahkemece; şikayet olunan vergi dairesine şikayet dilekçesi tebliğ edilmeksizin savunmaya yönelik delilleri de toplanmamak suretiyle yargılamaya devam edilerek HMK'nın 122. maddesi amir hükmüne aykırı şekilde savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle şikayet olunan vergi dairesi aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacı vekilinin, hem dava dilekçesinde hem de davalı vergi dairesinin davaya cevabından sonra ve dosyaya bilirkişi raporunun ibrazından sonraki beyanlarında, vergi dairesinin alacağının aslına itiraz ettiğini açıkça beyan etmesi nedeniyle, davada görevin İİK'nın 142. maddesi uyarınca genel mahkemelere ait bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Sıra cetvelinde kendisine pay ayrılmayan alacaklıya karşı itiraz davası açılamayacağı-
Davacı, davalı alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek sıra cetveline itiraz etmiş olup alacağın esasına ilişkin de itirazda bulunduğundan, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesince görülmesi gerektiği-
Taşınmazı devralan kişinin verdiği ipotek nedeniyle alacaklı olan kişiler ile adı geçen taşınmaza sonradan haciz koyan alacaklılardan önce satış bedelinden ödeme yapılması gerekeceği-
Sıra cetvelinin ilk haczi uygulayan alacaklının dosyası olan icra müdürlüğünün dosyadan düzenlenmesi gerektiği-
Alacağın temlikinin ivazı olarak ipotek tutarı kadar bir paranın bankaya yatırılmış olmasının, kural olarak borcun ödemeyle sona erdiği anlamına gelmediği- Borçlunun şahsının önem taşımadığı borç ilişkilerinde edimin, üçüncü kişi tarafından yerine getirilmesine engel bir durum bulunmamakla birlikte, temlik işleminin iptale tâbi bir tasarruf olarak (İİK. mad. 277 vd.) ödemeyi gizleyecek bir muvazaaya dayandığı ispatlanmadıkça, ödemenin alacağı temlik alan kişi tarafından değil de, asıl borçlu tarafından yapıldığının kabul edilemeyeceği- Sıra cetveline itiraza ilişkin davada, davacı "alacağın muvazaalı olduğunu" ve "davalı banka alacağının ödeme suretiyle sona erdiğini, bunun teminatı olarak taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin de bu fonksiyonunu yitirdiğini" ileri sürmüş ve mahkemece "borcun sona erme iddiasının bulunması" dolayısıyla ispat yükünün davacı yana bırakılması isabetli olmuşsa da, temlik bedeli olarak yatırılan tutarın, borcu sona erdirmek amacıyla yapılmadığı ve davalıya, davalı banka tarafından yapılan temlik ile alacağın davalı 3. kişiye geçtiği ve yine bu amaçla bankaya yapılan temlik ödemesinin davalının babası tarafından yapılmasının sonucu değiştirmeyeceği gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline itiraz ile şikayet aynı davada ileri sürülmüş ise görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin önce sıraya yönelik şikayeti çözeceği, ardından esasa yönelik itirazı sonuca bağlayacağı- Davaların ayrı ayrı açılması halindeyse, icra hukuk mahkemesinin dosyalar hakkında birleştirme kararı veya görevsizlik kararı veremeyeceği-
İpotek lehine tesis edilen alacaklının daha sonra taşınmazın maliki olması halinde, ipotek şeklen mevcut olup, hükümlerinin askıda olacağı ve ipotek lehdarı malikin taşınmazı elden çıkarması halinde, ipoteğin yeniden hüküm ifade etmeye başlayacağı- İpoteğin uyuduğu dönemde malikin (ipotek lehdarının) borcundan dolayı taşınmaza haciz konması halinde satım ile hüküm ifade etmeye başlayan ipoteğin bu hacizlerin önüne geçemeyeceği ve bu nedenle ipoteğin uyuduğu dönemde taşınmaz üzerine malikin borcu nedeniyle konulan hacizler yönünden ipoteğin tesis tarihinin borçlunun (ipotek lehdarı malikin) taşınmazı elden çıkarma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği- İpotek alacaklısı olan dava dışı borçlunun, taşınmazı devralarak malik olduğu tarihte, ipotek alacaklısı ile taşınmaz maliki sıfatları birleşmiş olup bu tarihten itibaren ipoteğin uykuda olduğu- Davacı tarafça ipoteğin şeklen var olduğu bu dönemde, malik olan borçludan olan alacağı nedeniyle taşınmaz üzerine haciz konulduğu ve borçlunun, taşınmazı üçüncü kişiye satıp devretmesi ile hükümleri askıda olan ipoteğin yeniden hüküm ifade etmeye başlamış olduğu- İpoteğin; yeniden hüküm ifade etmeye başladığı satış tarihinden önce taşınmaz üzerine konulan haciz alacaklılarına karşı ileri sürülerek bu alacaklıların durumu ağırlaştırılamayacağı- İpoteğin hükümlerinin askıda olduğu dönemde davacı tarafça konulan haczin, ipotekten önce tatmin edilmesi gerektiği-
İİK'nın 89. maddesi hükmüne göre kendisine 1. haciz ihbarnamesi gönderilen kimsenin bu haciz ihbarnamesine itiraz etmemesi halinde, mal yedinde ve borcun zimmetinde sayıldığı, 3. kişinin ihbarnameye süresi içinde itiraz etmesi halinde usulüne uygun bir haczin varlığından bahsedilemeyeceği, elinde borçluya verilmesi gereken bir mal ya da para bulunan 3. kişinin gerçeğe aykırı itirazı halinde dahi hacizden söz edilemeyeceği ve alacaklının haklarının ancak aynı Yasa'nın 89/4 ve 120/2. maddeleri çerçevesinde korunabileceği, İİK'nın 89. maddesi kural olarak borçlu ile 3. kişi arasındaki bir hukuki ilişkiden kaynaklanacak (müstakbel) alacaklar için de uygulanabileceği- 1. haciz ihbarnamelerine 3. kişi Vergi Dairesi'nce itiraz edildiği anlaşıldığından, belirtilen takip dosyalarında vergi dairesi nezdinde tahakkuk edecek paraya konulmuş bir hacizden söz edilemeyeceği- Asıl dosyada şikayetçinin alacaklı bulunduğu takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesine vergi dairesince itiraz edilmediği ve verilen cevapta haczin işlendiği belirtildiğinden ilk haczin bu ihbarnamenin tebliğ tarihinde konulduğunun kabulü gerektiği-