Şikayetçinin, şikayete konu ettiği haczin konulduğu icra takibinin tarafı olmayıp, 3. kişi olmakla, anılan dosyadan uygulanan haczin düştüğünü ileri süremeyeceği gibi, haczin devam ettiğine dair kararın kaldırılmasını da talep edemeyeceği, aynı taşınmaz üzerinde kendisinin de haczi bulunan şikayetçi 3. kişinin, şikayet konusu yaptığı hususların, ileride sıra cetveli yapılmasından sonra, sıra cetveline itiraz yoluyla ileri sürülmesi durumunda değerlendirme konusu yapılabileceği-
İİK'da "sıra cetveli yapıldıktan sonra paranın nemalandırılması"na ilişkin bir madde olmadığından, bu nemanın hazineye irat kaydedilmesi gerektiği-
Haczi ayakta olan davacının, sıraya itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu- Borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri iddiasına dayalı aşılan davada, ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu ve davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği-
Şikayet olunanın ipoteğinin "üst sınır" ipoteği olduğu, anapara, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerin hiçbir şekilde bu üst sınırı aşamayacağı, aynı taşınmaz üzerine haciz koyduran şikayetçi tarafın yasal süresinde satış istemesi nedeni ile haczinin düşmediği, şikayet olunan tarafa ipotek limitinden fazla ödeme yapılamayacağı-
TBK. mad. 189 ve temlikname uyarınca; temlikin dosya alacağının tamamı yönünden olduğunun kabulü gerektiği- Dosya alacağının tamamı yönünden yapılan hesaplama gereğince şikayetçinin alacaklı olduğu dosyaya ayrılan paya ilişkin sıra cetveli, alacağı temlik eden A.Ş.'ye tebliğ edilmiş olup, dosya kapsamında adı geçen tarafından yapılmış bir itiraza da rastlanmadığından, mahkemece; alacağın temliki işleminin şikayete konu takip dosya alacağının tümü yönünden olduğunun kabulü ile icra müdürlüğünün, bakiye satış parasından takip dosyasına isabet eden paranın, alacağı temlik eden A.Ş. ile şikayetçi temlik alacaklısı arasında garameten paylaştırılmasına yönelik kararının iptali gerektiği-
Şikayetçi alacaklı mahkemeye başvurusunda; icra müdürlüğünün 08.10.2014 tarihli kararı ile ihale bedelinin sıra cetveli yapılmak üzere ilk sırada haczi bulunan icra müdürlüğüne gönderilmesine ilişkin kararının, ilk sıradaki haczin sürede satış istenmediği gerekçesiyle düştüğü gerekçesiyle iptalini istemiş ise de; şikayetçinin ileri sürdüğü hususlar, satış sonrasında sıra cetveli yapılması halinde sıra cetveline itiraz olarak, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmaması durumunda ise memurluk işlemini şikayet yoluyla ileri sürülebilecek iddialar olup, mahkemece bu aşamada anılan şikayetin dinlenme olanağı bulunmadığından reddi gerekeceği-
Satış tutarının, bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi halinde sıra cetveli düzenleneceği- Maaş üzerinde birden fazla haciz bulunması halinde bunlar İcra Müdürlüğünce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği, açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine şirketin bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği-
Bireysel ihtiyaç kredisi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredi sözleşmesinde, rehne konu aracın, borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de teminatı olduğu yönündeki bir kaydın yazılmamış sayılması gerektiği, Tüketici Kanunu'nun amacı olan tüketicinin korunması önceliğinden hareketle bireysel ihtiyaç kredisinin teminatı dışında taşıt rehin sözleşmesinde yer alan buna benzer hükümlerin "haksız şart" olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda sıra cetveline itiraz davasına bakan mahkemece, "bedeli paylaşıma konu araç üzerine konulan taşıt rehin bedeli dışında borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de rehin kapsamında olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazın tapu kaydına haciz koyduran alacaklının İİK’nın 106. maddesinde öngörülen iki sene içerisinde icra mahkemesinden yetki belgesi alıp, ortaklığın giderilmesi davası açtığı, süresinde satış talebinde bulunarak satış avansını da yatırdığından sıra cetveline şikayetin reddi gerektiği-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, şikayetçi tarafça borçlu aleyhine yürütülen kambiyo senedine özgü ilamsız icra takiplerinde ödeme emrinin borçluya 28.11.2011 ve 29.11.2011 tarihlerinde tebliğ edildiği, İİK'nın 264/5. maddesine göre, borçlunun ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra 5 günlük itiraz süresi içerisinde borca ve sair nedenle itiraz etmemesi ile takiplerin kesinleştiği, ancak, İİK'nın 264. maddesinde belirtildiği üzere, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde ihtiyati haczin 10 günlük ödeme süresinin dolması ile kesin hacze dönüştüğü, icra müdürlüğünün dosyasında hazırlanan 10.12.2012 tarihli sıra cetvelinin derece kararı itibari ile doğru olduğu-