Sıra cetveline itiraz davalarında, «davalının sıra cetveline yazılan alacağının gerçekte mevcut olup olmadığı»nın tesbiti için mahkemece tacir olan tarafın (tarafların) ve borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği—
Kamu alacağından dolayı konulmuş olan hacze, başka bir kamu alacağının katılamayacağı (Önce haczi koyan kamu idaresinin alacağı ödendikten sonra, artan paranın diğer haciz koymuş olan kamu idaresine ödeneceği) (6183 s. K. mad. 69)–
Rehinli alacaklının «rehinli şeye taktir edilen değerin % 40’ını aşan bir bedelle satışının yapılmasına muvafakat vermesi»nin, rehin hakkından feragat niteliğini taşımadığı–
Geçici haciz sahibi alacaklının satış talebinde bulunamayacağı ve bu alacaklı hakkında 106. maddedeki satış isteme sürelerinin işlemeyeceği–
Bir alacaklının; başka alacaklının yaptığı takipte «borçlunun zamanaşımı itirazında bulunmadığını» ileri süremeyeceği (Çünkü, zamanaşımına uğramakla borcun ortadan kalkmayacağı)–
Kiralayanın işlemiş bir yıl ve işlemekte olan altı aylık kira alacağının temini için, kiralanın yerde bulunan kiracıya ait taşınır eşya üzerinde hapis hakkı (BK. mad. 267; şimdi; TBK. mad. 336) bulunduğu—
«İşçi alacakları»nın, iflas halinde (borçlunun iflası durumunda) «birinci sırada» imtiyazlı oldukları, borçlunun mallarının haciz yolu ile takip sonucunda satılmaları üzerine düzenlenen sıra cetvelinde, bu alacaklıların koydukları haczin, ilk hacze iştirak etmeleri (İİK. 100) halinde, haczine iştirak ettikleri alacaklılarla aynı hacze iştirak eden diğer alacaklılara karşı «imtiyazlı alacak» olarak kabul edilecekleri, önceki tarihli hacizlerin önüne geçemeyecekleri—
İpotekten sonra taşınmaza haciz koyan alacaklıya ipotekli alacaklıdan sonra sıra cetvelinde yer verileceği—
Gemi alacaklısı hakkının bir tür rehin hakkı olduğu, kendiliğinden ve tescilsiz doğduğu, rehinle temin edilmiş alacaklar karşısında da önceliğe sahip olduğu, bunun için alacağın ilama bağlanmış olmasına gerek bulunmadığı–
Davalı alacaklının, borçludan aldığı adi senedin, tek başına alacağının gerçek bir alacak olduğunun kanıtı olamayacağı—