Murisin başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı, taşınmaz satmasını gerektiren haklı ve geçerli bir nedeninin olup olmadığı hususları üzerinde durulmayıp keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri tespit edilmediğinden ve gerekli araştırma yapılarak tüm delillerin değerlendirilmesi ve murisin satış tarihindeki gerçek iradesi açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilip yazılı biçimde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Muvazaa (TBK 19) nedeniyle tasarrufun iptali davasında uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı- Davacının İİK 257/1 gereğince rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağının varlığı tartışmalı olduğundan, alacağının varlığı başka bir davanın sonucuna bağlı olduğundan, ilgili davada tapu iptal yerine bedele hükmedilirse alacak doğacağından, alacağının varlığı kabul edilse bile muaccel olduğu ispat edilemediğinden ihtiyati haciz isteminin reddi gerektiği- Dava bir miktar para alacağına ilişkin olduğu halde ihtiyati tedbir talep edilmesi nedeniyle ihtiyati tedbir gibi nitelendirilerek red kararı verilmesi HMK 33 gereği usul ve yasaya aykırı olsa da geçici hukuki koruma tedbiri talebini reddine karar verilmesinin sonucu itibariyle doğru olduğu-
Çekişme konusu taşınmazlarda davacıların miras payları oranındaki değer üzerinden karar ilam harcına ve taraf vekilleri yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazların tamamının değeri üzerinden harca ve taraf vekilleri yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yanlış olduğu-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırma kastından söz edilmeyeceği- Miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından inançlı işlem hukuksal nedenine ilişkin iddianın yazılı delille kanıtlanamadığı, davacının dava dilekçesi ile delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Çekişme konusu taşınmazlarda davacıların miras payları oranındaki değer üzerinden harç alınması gerekirken taşınmazların tamamının değeri üzerinden harca hükmedilmiş olmasının yanlış olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkin davada, davacı tarafından isimleri bildirilen tanıklar dinlenmeden sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu- Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olup davaya konu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından, tespit davası açılmasında güncel hukuki yarar bulunduğundan söz edilemeyeceği- Asıl davada davalı olan tarafa, tespit davasını açması için süre verilmesinin hatalı olduğu (HMK. mad. 24/2)-
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l/4/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213.(6098 sayılı T.B.K. 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Dinlenen tanıklar işlemin satış değil bağış olduğunu ve bedel alınmadığını bildirmişlerse de; davalı, bir resmi kurum olup, bedelin ödendiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğundan bu resmi belgeler karşısında soyut içerikli olan tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı; mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket etmediği ve temlikin gerçek satış olduğu-
Taşınmazların dava dilekçesinde gösterilen değeri üzerinden nispi harç alınmış olup, yapılan keşifle taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değeri farklı olduğundan, tapu iptal ve tescile konu taşınmazların keşifle belirlenen bedeli üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcın eksik kalan kısmı tamamlatılmadan, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-