Davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yönün olmadığı, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre vekaletin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içereceğinde kuşku olmadığı, o halde, davada dayanılan hukuki sebeplerden birinin vekalet görevinin kötüye kullanılması olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesinin büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayandığı, vekilin borçlarının çoğunun bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğacağı, öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı, vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamayacağı-
TBK 19'a dayalı muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası- Taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin muvazaalı şekilde feshedildiği iddia edildiğinden, sözleşmenin tarafı olan ve taşınmazları devreden arsa sahibinin de davada davalı sıfatıyla yer alması gerektiği- Davalı şirketin tasfiye halinde olsa bile taraf ve dava ehliyeti mevcut olduğundan tasfiye memurunun davaya dahil edilmesinin zorunlu olduğu-   Alacak bölünebilmesine rağmen tasarrufun iptali bütüne yönelik olduğundan, TBK 19 uyarıca kısmi dava olarak açılamayacağı- Davacının davalı şirketten bir alacağının bulunup bulunmaması hususu usule ilişkin değil, davanın esasına ilişkin olduğu-
Üçüncü kişinin, danışıklı işlem ile haklarının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerektiği- Davacının davalı şirketten bir alacağının bulunup bulunmaması hususunun davanın esasına ilişkin olduğu- İlk Derece Mahkemesince bir yandan alacağın bulunmadığına ilişkin esas bakımından nitelemede bulunurken öte yandan aynı hususu hukuki yarar olarak değerlendirmek suretiyle usulden ret kararı vermesi gerekçeyle hüküm açısından çelişkiye düşüldüğü-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, mirasbırakanın taşınmazları önce dava dışı torununa, onun da davalılara devrinin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu saptanarak dava konusu taşınmazların davalılar üzerine bulunan tapu kaydının davacının veraset ilamındaki hissesi oranında iptaline ve davacı adına veraset ilamındaki hissesi oranında tesciline karar verilmesinin isabetli olduğu- Tamamlanan değer üzerinden harca ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gözetilmek suretiyle avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İhtiyari mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacının sigorta teminatının kapsamının, zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminat hadlerinin üzerinde kalan kısmını poliçede yazılı miktarlara kadar temin etmekle sınırlı olduğu, hükmedilen tazminat miktarının zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminat hadlerinde kalması durumunda tazminat sorumluluğunun doğmayacağı-
Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmenin ise hakime ait olduğu- Muvazaa sebebi ile tasarrufun iptali davasında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- Davacının TBK. mad. 19 uyarınca açtığı muvazaa nedeni ile iptal davasında aciz belgesi aranmadan davanın görülmesi ve davalıların savunmasında bahsi geçen menfi tespit davasının davaya etkisi üzerinde de durularak karar verilmesi gerektiği-
Davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usûl ve yasaya aykırı bir yön olmadığı- Kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından öncelikle ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulması gerektiği- Vasi tayini dosyasının kesinleşme şerhini içerir karar örneğinin temini ile, vasinin husumete izin kararı alarak davaya katılımıyla, davanın görülebilirlik koşulunun sağlanması, davada taraf ehliyeti bulunmayan davalılar bakımından sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-  Muris muvazaasına dava hakkının murisin ölümü ile doğacağı, muris hayatta iken bu davanın açılamayacağı-
Dinlenen tanıklar ve özellikle eldeki davanın kabulle sonuçlanması durumunda hak sahibi olacak murisin oğlunun beyanlarından, mirasbırakanın kalp, romatizma ve yüksek tansiyon hastalıklarının olduğu, tedavisi için sık sık özel doktorlara gittiği, emekli maaşının tedavi giderlerini karşılamadığı, oğlu ve gelini ile birlikte ikamet etiği, oğlunun eşiyle hayvancılık ve tarla işleri yaptığı, maddi durumunun iyi olduğu, mirasbırakana ait başka taşınmazlar bulunduğu, davalıya anne ve babasından miras kaldığı ve mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalı gelinine bedeli karşılığında sattığı göz önünde bulundurulduğunda temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapılmadığı sonucuna varılacağı-
Uyuşmazlık, miras pay oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup iptaline karar verilen taşınmazlarda davacının miras payının değeri üzerinden yargılama harcı ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazların tamamının değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı tanıkları dinlenilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-