Katılma alacağı davasında; mahkemece davalının kişisel mal savunmasına yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olacağı- Somut uyuşmazlıkta; hükme esas alınan bilirkişi raporunda banka hesaplarının açılış kapanış tarihlerinin dikkate alınarak hesaplar arası aktarım olup olmadığı, hesapların birbirinin devamı olup olmadığı tespit edilmeden, 2006 öncesi kayıtlar olmadığı için mevcut paranın edinilmiş mal kabul edilerek artık değere katılma alacağı hesaplanması ve mahkemece elverişsiz rapora göre hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-
Ziynet alacağının misli eşya olması nedeniyle aynen iade talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan mali bilirkişi raporunda sadece evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar öz sermayedeki artış miktarı dikkate alınarak artık değerin belirlendiği, mahkemece dağıtılmayan kar paylarının ve reel değerin dikkate alınmadığı anlaşıldığından, mahkemece, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü-kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının; kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; davacı ve davalı lehine, kabul edilen ve reddedilen ziynet ve çeyiz eşyası bedellerinin toplamı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği belirlenen tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, konusu para ile ölçülebilen kişisel mal niteliğindeki çeyiz ve ziynet eşyası taleplerinin ayrı davalar olarak değerlendirilip davacı ve davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücretlerine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Gerek tefhim edilen kısa kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan ziynet eşyalarının ayar, cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, bu yön gözetilmeden kadının ziynet alacağı davasında kabul edilen ziynetlerin ayar, cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
2. HD. 07.10.2021 T. E: 6245, K: 6974-
Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği-
Davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen tehdit, eşine çalışmasını söyleme, kadının tarla işlerinde çalıştırılması ve erkeğin ailesi tarafından baskı altında tutulması vakıalarını ispata yarar tanık ifadelerinin duyuma dayalı olduğunun anlaşılmasına göre erkeğin yine de evlilik birliğini sonlandıran olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yazılı şekilde talepten fazla olarak; 3 adet bilezik ve iki adet küpenin aynen iadesine yahut bedelinin ödenmesine hükmedildiği, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı talebi yönünden davalı-karşı davacı kadının talebinin aşılarak hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay yönünden evlilik birliğinin kurulmasından (22.08.2003), boşanma dava tarihine (12.10.2009) kadarki döneme ilişkin olarak davalı-karşı davacının şirketteki hissesine düşen gelir açısından davacı-karşı davalı tarafın kâr payı talep hakkının bulunup bulunmadığı-
Dava konusu taşınmazın 1/2'şer hisseli olarak taraflar adına ............... tarihinde satın alındığı, davacı eşin 1/2 hissesini ................ tarihinde davalı eşe devrettiği, davalı eşin kişisel malı olan taşınmazın satışından elde edilen parayı davacı eşin hesabına gönderdiği, taşınmazdan kaynaklı kalan borcun da boşanma dava tarihinden sonra davalı eş tarafından ödendiği sabit olup, taraflar arasında düzenlenen noter belgesinin içeriği, taşınmazın 1/2 hissesinin davalı eş tarafından açılan boşanma dava tarihinden iki gün önce davalıya devredilmesi ve davacı eşe davalı tarafından kişisel malından ödeme yapılmış olması, olayların oluşu dikkate alındığında, davacının para karşılığında hissesini davalı eşe sattığının kabulünün hayatın olağan akışına uygun olacağı, o halde, mahkemece, 1/2 hissenin devri için ödenen paranın davalı kişisel malı olan taşınmazın satışından elde edilen para ile karşılandığından, yani kişisel mal yerine geçen ikame mal olduğundan davacı eşin davalı eşe devrettiği 1/2 hisse yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-