İcra mahkemesinde “usulsüz tebligat” iddiasıyla açtığı ihalenin feshi davasını kaybeden borçlunun -bu konuda icra mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra- genel mahkemede –alacağına mahsuben taşınmazı satın almış olan banka aleyhine- her zaman “tapu iptali ve tescil davası” açabileceği–
Taşınmazı devralan davalının davacı ve eşiyle ailece görüştüğü, işlemin aile konutu ile ilgili ve bu yeri kendisine devredenin de davacıyla evli olduğunu bildiği anlaşıldığından, devralanın iyiniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği; iyiniyete dayanmayan kazanımının da korunamayacağı-
Tarafların halen evli bulundukları, dava konusu taşınmazın tapuda “arsa” olarak davalı adına kayıtlı olduğu, üzerindeki iki katlı binanın bir katının “aile konutu” olarak davacı ve çocuklar tarafından kullanıldığı, diğer katında ise kiracının oturduğu hususları dosya kapsamıyla sabit olduğundan dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılarak; “aile konutu” olarak kullanılan bölümün belirlenerek, bu bölümle sınırlı olacak şekilde “aile konutu şerhinin” konulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Aile konutunun, hak sahibi koca tarafından davalıya devrinin geçerliliğinin, yasal olarak davacı eşin açık rızasına bağlı olacağı ve devir işleminin bu rıza alınmadan gerçekleştirilmesi halinde, devralanın kazanımının; ancak iyiniyetli olması halinde korunabileceği-
Mahkemece, satın alan kayıt makilinin iyi niyetli olduğu ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de taşınmazın sicil kaydındaki "Gecekondu Önleme Bölgesi 775 sayılı Yasaya tabidir" şerhinin satın alma tarihinde sicildeki mevcudiyeti karşısında, edinen davalının hukuki yapısı itibarı ile Anonim Şirket olduğu müdebbir tacir gibi hareket etmekle yükümlü bulunduğu, çok az bir dikkatle taşınmazın gecekondu bölgesi ve 775 sayılı yasaya tabi olduğunu görebileceği ve öğrenebileceği amacı dışında devredilemeyeceğini ve kullanılamayacağını bilebilecek konumda olduğu hususları gözetildiğinde davalının iyi niyetli olduğu kabul edilemeyeceği gibi Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanamayacağı-
Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası nispi harca tabi olmakla birlikte keşfen saptanan değerden harç ikmal edilmemişse avukatlık ücreti de dilekçede belirtilen değerden hesaplanacağı-
Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların, miras bırakanın muvazaalı sözleşme ile taşınmazı devrettiği kişi, onun mirasçısı ya da muvazaalı yahut kötü niyetli olarak taşınmazı devralan ikinci ve sonraki el durumunda bulunan kişiler aleyhine açılabileceği, bu davaları açmak için hak düşürücü süre olmayıp, ancak murisin ölümü halinde açılabileceği-
İ.lı işleme konu olan şeyi iyiniyetle kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının geçerli olacağı-
Evlilik içinde edinilmiş taşınmazın muvazaalı olarak satıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında genel mahkemelerin görevli olacağı-