"Kat karşılığı inşaat sözleşmesi"nin, geçerlilik koşullarından birinin, taşınmazda paydaş olan tüm kişilerin sözleşmede taraf olması olduğu- Geçersiz sözleşmelerin feshine karar verilemeyeceği sadece tespiti ile yetinilmesi gerektiği- Geçersiz sözleşmede, yükleniciye ya da üçüncü kişilere yapılan tapu devirlerinin hukuki dayanağı ortadan kalkacağından, yükleniciden pay devralan üçüncü kişilerin TMK.'nın 1023. Maddesine dayalı iyi niyet savunmalarının kural olarak dinlenmeyeceği- Tapu devirleri vekalet görevi kötüye kullanılarak ve muvazaalı bir şekilde yapıldığından, bu tür hukuksal nedenlere dayalı davalarda (bu davaların niteliği itibariyle) herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre söz konusu olmayacağı- Bir kısım taraflar arasında düzenlenen 01/06/2003 tarihli protokolün de; taşınmaz satışına ilişkin hükümler içerdiği için, tapu devrine yönelik edim ve yaptırımlar bakımından geçersiz olduğu anlaşıldığından protokol gereğince yapılan ödemelerin haklı bir sebebi kalmadığı ve bu ödemelerin de sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi gerektiği- 2003 tarihinde ödenen bu bedelin, yaklaşık 12 yıl sonra davanın açıldığı 2015 yılındaki ekonomik koşullara göre, denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmesinin zorunlu olduğu-
BK’nun 19.maddesine göre açılan muvazaalı işlemlerin iptaline ilişkin tasarrufun iptali davasının, "davalıların nüfus kayıtlarında yapılan incelemede, davalı O. B. ve E. B.'nin kardeş oldukları , S. K.'nin ise dava konusu taşınmazı E. B. adına birden çok haciz şerhi ve ipotek yükü ile satın aldığı, devir yapılan taşınmazın resmi senet devir bedeli ile rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davacı vekilinin ... tarihli dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğu facebook ekran görüntülerinden davalı S. K.'nin, davalılarla aile dostu olduğunun anlaşıldığı, davalıların davalı borçlunun alacaklısına zarar vermek kastıyla muvazaalı olarak birlikte hareket ettikleri" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının kabulüne ilişkin bir isabetsizlik bulunmadığı - Alıcı S. K.’nin, borçlu davalının, içinde bulunduğu mali durumunu bildiği anlaşıldığından TMK. m.1023 uyarınca tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan (taşınmazı satın alan) iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmayacağı-
Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile, "aile konutu" niteliğini taşıyan taşınmazın devir işlemine davacı malik olmayan eşin “açık rızasının” olduğu davalılar tarafından ispatlanamadığından, TMK 194/1 uyarınca, davalılar arasında gerçekleştirilen devir işleminin geçersiz olduğu-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan, bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmazlara ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada, davalının adına işlem yaptığını beyan eden oğlun çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalıya el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığı-
Olağanüstü zamanaşımı hukuki sebebine dayılı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, davacının, malikin 20 yıl önce öldüğü sebebine dayandığı, mahkemece bu sebebin incelenmediği, bundan ayrı, davacının taşınmazı devralan iyiniyetli üçüncü kişi konumundaki yeni malike karşı da davayı devam ettirdiği, iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hakkının korunacağı ancak kişinin iyiniyetli olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, mahkemece bu yönde bir incelemenin yapılmadığı, belirtilen hususlar incelenmeden karar verilmesinin doğru görülmediği-
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu tüm bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile tesciline karar verilmiş ise de, bozma ilamında 17 numaralı bağımsız bölümün davacıya vekaleten 03.06.2013 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıya sattığı belirtilerek, 17 numaralı bağımsız bölüm hariç denilmek sureti ile sadece davalı şirkete devredilen bağımsız bölümler yönünden araştırma yapılması gerektiği belirtildiği, 17 numaralı bağımsız bölüm yönünden verilen red kararın bozma kapsamı dışında kaldığı dikkate alınmaksızın bu bağımsız bölüm yönünden de tapu iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmesi hatalı görülmüştür.
Davacı arsa sahibi, davalının, dava konusu bağımsız bölümün arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerden olduğunu bildiğini ve yüklenici ile el ve işbirliği içerisinde, bu bağımsız bölümü devraldığını yasal delillerle kanıtlayamadığından, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak ayni hak kazanan davalının kazanımının korunması gerekmekte olup, yüklenicinin temerrüdü nedeniyle arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi halinde avans olarak verilen tapuların iade edileceğine ve yükleniciden pay devralan üçüncü kişilerin iyiniyet iddialarının dinlenmeyeceğine ilişkin somut olayda uygulama yeri bulunmayan Yargıtay içtihatlarına dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Terditli olarak açılan davada tapu iptali ve tescil talepleri kabul edilmeyen davacıların tazminat talebi bulunduğu gözetilmek suretiyle, mirası reddetmeyen mirasçıların tazminattan sorumlu olacakları düşünülmeksizin, haklarında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yanlış olduğu-
Bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapma, bozma kapsamında araştırma yapma zorunluluğu bulunduğu- Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılması vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olması halinde, dava konusu taşınmazı ilk elden temlik alan davalının TMK.m.1023 uyarınca temlikinde iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı yazılı delil ibraz edememişse de; açıkça yemin deliline de dayanmış olup yemin hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-