Uyuşmazlık, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat isteklerine ilişkindir... Davalı - birleştirilen davada davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği- Ceza dosyasında, yapılan işlemin, dava konusu taşınmazın davalı tarafından bizzat, .. tarafından ise diğer davalıya verilen vekaletname ile davacıya devredilmesi sırasında davacının kaybettiği kimliğinin bir şekilde ele geçirilmesi ve davacıdan alınan fazla fotoğrafın da kullanılarak davalının vekil tayin edildiği sahte vekaletname düzenlenmesi, sonrasında bu vekaletname ile davacı adına kayıtlı taşınmazın devredilmesi suretiyle gerçekleştiği, dosyaya yansıyan delillerden davacının bir kusuru olduğu hususunun ispatlanamadığı, kaldı ki davacının kimliğini kaybetmiş olduğu kabul edildiğinde dahi TBK 52 şartlarının oluşmadığı-
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kısa sürede tamamlanması amacıyla inşaatın başında bu sözleşme uyarınca tapuda devir yapılmasına rağmen, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünde artık tapuda yapılan devrin sebebinin ortadan kalkacağı ve kayıt yolsuz tescile dönüşeceği- Avans niteliğinde devredilen bu payların, yüklenici temerrüde düştüğünde arsa sahibi tarafından geri istenebileceği ve yüklenici ile bağımsız bölüm almak üzere sözleşme yapan üçüncü kişilerin, tapuda yapılan devre rağmen bu payları arsa sahibine iade etmek zorunda olduğu ve üçüncü kişiler için TMK’nın 1023. maddesinin uygulanamayacağı-
Somut olayda, davacı ile davalı arasında yazılı bir inanç sözleşmesi bulunduğu- Davalı tarafından akdi ilişkinin varlığının inkâr edildiği- Dava dosyasına yazılı belge sunulmadığı gibi dosyada delil başlangıcı niteliğinde sayılabilecek bir belge de bulunmadığı- Yazılı belge ile inanç sözleşmesinin varlığını kanıtlayamayan davacının eldeki davayı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açtığı ve 11.06.2012 tarihli dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı- Bu durumda, davanın terditli taleplerle açıldığı gözetilerek ilk kademedeki tapu iptali ve tescil istemi bakımından hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı tarafa yemin teklif hakkını hatırlatması, burada varılacak sonuca göre son kayıt maliki olan davalı Derneğin TMK’nın 1023. maddesine göre tapu siciline güvenerek iyi niyetli iktisapta bulunan üçüncü kişi konumunda olduğuna dair savunması üzerinde de durulmak suretiyle bir hüküm kurulması, davacının mülkiyete ve buna bağlı bedel istemine yönelik iddiasının bu şekilde dahi ispat edilememesi hâlinde ise terditli diğer talebi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Sahteliği sabit olan vekâletname kullanılarak yapılan temlikin baştan beri geçersiz olduğu ve yapılan tescile rağmen aynî hakkın kazanılmasının söz konusu olmayacağı- Yolsuz tescilin üçüncü kişiler bakımından doğuracağı sonuçlar açısından, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan ve aynı mevkiden daha önceki yıllarda çok sayıda taşınmaz satın alan davalı şirketin taşınmazı rayiç değerinin çok altındaki bir bedelle devraldığı, oldukça değerli bir taşınmazın ticari amaçla kullanmak amacıyla satın alınmasına karşın gezilip görülmemesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, tapu kaydını inceleyip çok kısa aralıkla devir yapılması nedeniyle kuşkulanan şirket yetkilisinin durumdan kuşku duyduğu hâlde yeterli incelemeyi yapmamış olduğu gözetletildiğinde TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Dava konusu taşınmazın satışına ilişkin usulünce alınmış bir Belediye Meclis Kararı bulunmadığından satışın hukuken geçersiz olduğu, dava açıldıktan sonra taşınmazın 2 dönümünde yapılan deneme amaçlı bağ tesisi dışında kalan kısmında bağcılık yönünden herhangi bir imar yapılmadığı gibi, tapu kaydındaki açık şerhe rağmen taşınmazın bir kısım payının davalılara satışı yönünden iyiniyet savunmasına da değer verilemeyeceği-
Davalı eşinin boşanma davası açıldıktan sonra dava konusu taşınmazın danışıklı olarak davalılara devrettiğini iddia eden davacının açtığı davada, son kayıt maliki ile ara malik arasında şekli bakımdan zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Davacının bir alacağının bulunup bulunmadığı yani hukukî yararının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından davacı ve davalı arasındaki mal tasfiyesi davasının sonucunun beklenmesi gerektiği- Davacı, son kayıt malikinin de muvazaalı olarak satın aldığı iddiasında ise, taşınmaz birçok defa el değiştirdiğinden kötü niyet zincirinin tespiti, araya iyi niyetli kişilerin girmesi suretiyle bu zincirin kopup davacı ile son malik arasında mülkiyet yönünden hukukî irtibatın kesilip kesilmediği ve muvazaanın ispatı bakımından son kayıt maliki yanında diğer ara maliklerin tümünün davalı gösterilmesi gerektiğinden, anılan şahsın (ya da şahısların) davaya dahilinin sağlanması için davacı tarafa süre verilmesi gerektiği- Davacıya muvazaa iddiasının kapsamı sorularak mahkemece, davalı ile şekli bakımdan dahil olması gereken diğer davalıların davaya dahilinin sağlanması, mal tasfiyesine ilişkin davanın sonucunun beklenmesi, alacağın varlığı sabit olduğu ve davalıların tümü yönünden muvazaa olgusu ispat edildiği takdirde davanın kabulüne, aksi hâlde davanın reddine karar verilmesi gerektiği- "Taşınmazın eldeki dava açıldıktan yaklaşık bir yıl önce el değiştirdiği, istem tapunun iptali ve tescile yönelik olduğundan hükmün infazı bakımından davanın son kayıt malikine karşı açılması gerektiği, somut olayın niteliği ve davacının talebi gereği ara kayıt maliklerine davanın yöneltilmesinin gerekmediği, davalıların taraf sıfatlarının bulunmadığından verilen ret kararının yerinde olduğu ve hükmün onanması gerektiği" görüşü ile "diğer davalıların ancak asıl hasım olması gereken son kayıt maliki yanında zorunlu dava arkadaşı olabileceği, taşınmazın dava açılmadan önce devredildiği, bu durumda davacıya son kayıt malikine ayrı dava açması için süre verilmesi, açılacak davanın birleştirilmesi ve sonrasında da davacının hukukî yararının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından mal tasfiyesine yönelik davanın da sonucunun beklenmesi gerektiği" şeklindeki değişik gerekçeyle bozma gerektiği yönündeki görüşlerin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali tescil istemi- Davacı kendisine vadedilen bağımsız bölümlerin verilmediğini ileri sürerek kura ile kendisine bırakılan bağımsız bölümün tapu iptal ve tescilini talep etmişse de; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde bu bağımsız bölümün arsa sahibine açıkça bırakılmamış olması, arsa sahibinin bu bağımsız bölümü almaktan yazılı sözleşme ile vazgeçmiş olması, sözleşmenin geriye etkili olarak feshedilmemiş olması, davalı üçüncü kişinin tamamen iyiniyetli olarak taşınmazı satın alması ve üçüncü kişinin kötü niyetinin davacı tarafça ispat edilememesi dikkate alındığında, davalının mülkiyet iktisabının TMK nın 1023. maddesi gereğince korunması için davanın reddi gerektiği-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, ihalenin dayanağı Belediye Meclis kararının iptaline karar verildiği, davalı 3. kişinin taşınmaz için bedel ödediği yönünde bir ispatının olmadığı, bilirkişi raporu uyarınca taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri ile tapu değeri arasında fark olduğu, davalıların devir işlemini İdare Mahkemesinin iptal kararının kesinleşmesinden kısa süre sonra yaptıkları gözetildiğinde, davalının iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunmadığı-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tereke adına tescil istemine ilişkin davada davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...'nın taşınmazın yanlızca 10/24 payının maliki olduğu, diğer payların .... oğlu ...dışındaki tespit maliklerinden devraldığı gözetilmek suretiyle sadece 10/24 paya yönelik olarak hüküm kurulması gerektiği ile ölümle kişilik son bulacağından mahkemece dosyadaki veraset ilamına göre tüm mirasçılar adına tescil kurulması gerektiği-
"Yolsuz tescil”, “avans tapu” kavramları- 6331 s. K. m. 22 uyarınca "tescil ve şerhten sonra ayni hak iktisapları ileri sürülemeyeceğinden", birleşen dosya davacısının tapu devrinin "avans" niteliğinde olması ve davacının hakkının tescil veya şerhten sonra doğmadığı, aksine davacının hakkının taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre baştan beri var olan bir hak olduğu anlaşıldığından, birleşen dava konusu bağımsız bölüm bakımından tapu iptal tescil talebinin, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine değerlendirilmesi gerektiği-