Borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği kesin olarak tespit edilmeden, yeni bir temsilci atanıncaya kadar sanığın terk bildirimi hususundaki yetkisinin devam edeceği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirketin ticari faaliyetinin devam edip etmediğinin tespiti açısından şikayet tarihini kapsar şekilde en son verilen vergi beyanname örnekleri getirtilerek incelenip, mükellefiyetinin devam ettiğinin ve adresin farklı olduğunun bildirilmesi halinde bu adreste zabıta araştırması yaptırılarak delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği-
İİK. mad. 337/a uyarınca, eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün anlaşılması karşısında; sanığın yetkilisi olduğu şirketin sicile kayıtlı adresinde yapılan zabıta araştırmasında şirketin faaliyetinin devam ettiği, kayıtlı olduğu vergi dairesince ise yoklamalarda yerinde olmaması nedeniyle re'sen terk çalışmalarına başlandığı beyanları arasında çelişki bulunduğundan; borçlu şirketin kayıtlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden şikayet tarihi itibariyle en son verilen vergi beyanname örnekleri getirtilerek incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Ticareti terk suçu aynı ticari işletme için bir kez işlenebilen bir suç olduğundan, mağdur sayısının fazlalığının temel cezanın tayini sırasında dikkate alınsa dahi aynı nev’iden fikri içtima hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı-
Devreden dava dışı şirkete ait şube statüsünde olan ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde ünvanı ilan edilen dava dışı şirkete ait şubenin devralan davacı şirkete "İşletme Hakkı ve Ruhsat Devri Sözleşmesi" ile devredildiği, sözleşme ile dava dışı şirkete ait ticari işletmenin kül halinde, organizasyon halini muhafaza edecek ve faaliyetlerini kesintisiz olarak devam ettirebilecek şekilde devredilmediği, sadece bir şubenin uygunluk belgesi ve hekim kadrosu ile devredildiği anlaşılmakla, ticari işletme devrinden bahsedilemeyeceği- Davalı Sosyal Güvenlik Kurumunca, taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinin 15/7. maddesine göre; işletme hakkının devri, kiralama da dahil olmak üzere yapılan tüm işlemlerin, işletmenin devri sonuçlarını doğuracağı düzenlemesinin bulunduğu, bu sebeple davacı tarafın dava konusu borçtan sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, dosyaya örneği sunulan hizmet satın alım sözleşmesinde bu yönde bir düzenlemenin bulunmadığı, dava dışı şirket ile davalı kurum arasında yapılan sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinde bu yönde bir hüküm bulunsa bile bu düzenlemenin davacı tarafı bağlamayacağı-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvaazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği- İİK'nin 44. maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin işletmenin devrini sakatlamayacağı-
Mahkemece, öncelikle borçlu ve 3. kişi şirket bünyesinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru çalışanların tamamının listesini gösterir SGK kayıtlarının getirtilmesi, bundan ayrı borçlu ve 3. kişi şirketin vergi kayıtları getirtilerek dava konusu haciz adresinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi, borçlunun ticaret sicil adresinde ve haciz adresinde halihazırda faaliyet gösterip göstermediğinin kolluk marifetiyle araştırılması, dava konusu mahcuzlarla ilgili taraflarca tutulan ticari defter ve kayıtların getirtilmesi gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması ve neticede bu araştırma ve inceleme sonucu elde edilen bilgiler ile dosyadaki diğer delillerin birlikte değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu, muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği- İİK'nin 44. maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin işletmenin devrini sakatlamayacağı, anılan hükmün yalnız cezai yaptırımının olduğu, aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yolun muvazaanın iddia ve ispat edilmesi olduğu-
İstihkak davalarının amacı, hacizli mal üzerinde üçüncü kişinin iddia ettiği hakkın, maddi hukuka göre mevcut olup olmadığının tespit edilmesi olmadığı, aksine bu davalarda, haczedilen belli bir mal üzerinde cebri icranın cereyan edip etmeyeceğinin belirlenmesinin amaçlandığı, yani istihkak davasının sadece takip hukuku alanında ve derdest somut icra takibi bakımından sonuç doğuracağı-