Ticareti terk suçunda, mağdur sayısı temel cezanın tayini yönünden önem teşkil etse de; bu suç, aynı ticari işletme içinde ancak bir kez işlenebileceği için Türk Ceza Hukukundaki zincirleme suç hükümlerinin uygulama alanı bulması mümkün olmadığından; aynı sanığın, aynı ticari işletme için tekrar ticareti terk suçuyla yargılanamayacağı-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde; alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi aynı zamanda TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devrin yargılama konusu yapılabileceği- İİK. m.44'de yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin işletmenin devrini sakatlamayacağı-. İİK. m.44'deki yükümlülüklere uymamanın yalnızca cezai yaptırımının bulunduğu- Üçüncü kişi ile borçlu arasında muvazaa olgusunu destekleyen herhangi bir delilin dosyaya yansımaması ve davacı üçüncü kişinin, haciz yapılan işletmeyi davalı borçlu şirketten devraldığı bildirilmiş ise de, devir işleminin tek başına üçüncü kişi adresinde haciz yapılmasını gerektirmeyeceği göz önüne alınarak iyiniyetli üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Ticareti terk suçu nedeniyle açılan davada, sanığın borçlu şirketin yetkilisi olduğu, şikayet tarihi itibariyle sicil kaydının devam ettiği ve uygun bir mal beyanını vermediği anlaşıldığından, suçun unsurlarının oluştuğu ve sanığın mahkumiyetine karar verilmesi yerine beraat kararı verilemeyeceği-
Sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için, tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermesinin gerekmesi nedeniyle, borçlunun haciz zabtına göre sicile kayıtlı bulunduğu adreste bulunamadığı, borçlu şirketin yaptırılan zabıta araştırmasına göre de adresinde bulunmadığının tespit edildiği, sanığın savunmasında iş yerini kirasını ödeyemediği için boşaltarak evine taşıdığını, şirketinin faal gözükse de bir iş ve işlem yapmadığını, alacaklarının toplayabilmek için kapama işlemini yapamadığını beyan etmesi ve Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazıya göre sanığın şikayet tarihi itibariyle sicil kaydının devam ettiği ve İİK’nın 44. maddesine uygun bir mal beyanını vermediği anlaşıldığından; suçun unsurlarının oluştuğu-
Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesi gerekli olmayıp, yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemeyip mahkemece taraf teşkili sağlanmadan, işin esasına yönelik karar verilmesinin isabetli olmadığı- Mahkemece, 'haciz adresi işyeri tabelasında borçlu şirketin ticari ünvanının yazılı olduğu, borçlu şirketin haciz adresindeki şubesinin kapatılmasına karar verildiği, üçüncü kişi şirketin ise aynı tarihte haciz adresinde şube işyeri açtığı, borçlu şirket ortakları ile üçüncü kişi şirket ortaklarının bazılarının soyisimlerinin aynı olduğu, Emniyet Müdürlüğünün önceki tarihli yazı cevabına göre, borçlu şirket ortağının haciz adresi işyerini işletmeye devam ettiği, bu kapsamda, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında muvazaalı olarak yapılan işlemlerin hukuki himaye görmeyeceği, devir halinde dahi TBK. 202 gereğince işletmeyi devreden kişinin iki yıl süre ile devralanla birlikte işletmenin borçlarından sorumlu olacağı, bunlardan ayrı olarak mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu ve üçüncü kişi şirketin mülkiyet karinesinin aksini kesin ve inandırıcı deliller ile ispat edemediği' gerekçesiyle davacı üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının reddine karar verilmişse de, devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğundan, mahkemece gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmadan eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi için devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesi gerektiği- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği-
Ticaret şirketi yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerektiği- Borçlu şirketin yaptırılan zabıta araştırmasına göre adresinde bulunmadığının tespit edildiği, Vergi Dairesinden gelen yazıya göre borçlu şirketin 11.08.2014 tarihinden yazı cevap tarihine kadar vergi matrahının bulunmadığının bildirildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazıya göre de sanığın borçlu şirketin yetkilisi olduğu, borçlu şirketin şikayet tarihi itibariyle sicil kaydının devam ettiği ve İİK mad. 44 uyarınca bir mal beyanını vermediği anlaşılmakla; suçun unsurlarının oluştuğu ve sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin ticaret sicile kayıtlı bulunduğu adreste yaptırılan zabıta araştırmasına göre adreste faaliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, sanığın savunmasında hacze gidilen sicile kayıtlı bulundukları adresi mal sahibine teslim ettiklerini, ancak şirketin faaliyetine devam ettğini beyan etmesine rağmen, faaliyette bulundukları bir adres bildirmediğinin görüldüğü ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odasından gelen yazıya göre de borçlu şirketin halen sicil kaydının faal olarak devam ettğinin bildirildiği ve İİK'nın 44. maddesine uygun bir mal beyanını vermediği anlaşılmakla; suçun unsurlarının oluştuğu-
Borçlu şirketin halen sicil kaydının faal olarak devam ettiğinin bildirildği ve İİK'nın 44. maddesine uygun bir mal beyanını vermediği anlaşılmakla; suçun unsurlarının oluştuğu ve sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği- İİK'nin 44. maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin, işletmenin devrini sakatlamayacağı, anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı bulunduğu (İİK. mad. 337/a)- Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yolun, muvazaanın iddia ve ispat edilmesi olduğu- Mahkemece, üçüncü kişi şirketin ve borçlu şirketin tutması zorunlu ticari defterleri ile fatura ödemelerini gösterir banka kayıtlarının getirtilerek mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılmak sureti ile üçüncü kişinin dayandığı faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediği, fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin ticari defterlerde kayıt bulunup bulunmadığı, bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bundan sonra dosya içerisinde mevcut diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği-