Davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğundan, TTK mad. 4/1-a ve 5/1 gereği dava ticari dava olmakla asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmakta olup, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Bonolardaki keşideci imzasının murise ait olmadığına ilişkin menfi tespit davasının asliye ticaret mahkemesinde görüleceği- TTK’nun -26/6/2012 tarih ve 6335 sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik- 5. maddesinde "asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu halde göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının" düzenlendiği-
Mutlak ticari davaların TTK. 4/1 maddesinde bentler halinde belirlenmiş olduğu- Nisbi ticari davaların, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olan ticari nitelikteki davalar olduğu- Üçüncü grup ticari davaların ise yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalar olduğu- Bir hukuki işlemin veya fiilin Ticaret Kanunu kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir işlem veya fiil olmasının gerekli olduğu- Zorunlu sigortalılıktan dolayı sigorta şirketlerine karşı açılan davaların ticari dava olduğu-
6102 sayılı TTK'ya eklenen geçici 9. maddesi uyarınca göreve ilişkin hükümlerin 6102 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmayacağı-
Davacılar alacağın temliki sözleşmesine dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı. A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itirazın iptali davası açmış olup davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki A.Ş. bu davada taraf olmadığından ve eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları, davanın  her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili olmadığı görüldüğünden, davaya "asliye ticaret mahkemesinin" değil, "asliye hukuk mahkemesinin" bakması gerektiği- "Alacağın temliki sözleşmesinin temelindeki ilişkinin davacılar ile Tasfiye Halindeki A.Ş. arasındaki kar - zarar katılım hesabından kaynaklandığı, TTK. mad. 4/1-f gereğince ticari davanın söz konusu olduğu ve ticaret mahkemesinin görevli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca yerinde görülmediği-
Davacı, davalı ile aralarında traktör satışından kaynaklı borç ilişkisi olduğunu ileri sürmüş olup, davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava da Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığından, "zamanaşımına uğradığı iddia olunan senede dayalı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine" ilişkin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılmaya devam edilmesine karar verilmesi gerektiği-
TTK. mad. 5/A'da açık bir şekilde "alacak" kelimesi zikredilerek "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları" olarak düzenlenme yapılmışsa da, alacağın varlığı hususunda açmış olduğu eda davasında tespit isteyen alacaklının karşı yanı olan ve alacağın var olmadığını iddia edip bu konuda tespit isteyen borçlunun da arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunduğunun kabulü gerektiği- Zorunlu arabulucuya başvurulmadan İİK. mad. 72 uyarınca açılan menfi tespit davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- 
Davanın taraflarının tacir olması ve dava konusu ihtilafın her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili olması nedeniyle alacak davasının ticari dava niteliğinde olduğu-
Davacı şirketin, gerçek kişi tacir olan davalıya karşı açtığı itirazın iptali davasına konu sözleşme her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğundan, nispi ticari dava niteliğindeki davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin idare tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan alacak istemi- Davacı limited şirket ile ile tacir konumunda olan davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü arasındaki uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemesinin görevli olduğu-