Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi (perpetuatio fori) olduğu; bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olup, yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemeyecekleri; bunlara bakarak karar vermek zorunda oldukları- Bu nedenle kaza tespit tutanağına itiraz edilen uyuşmazlıkta, davaya Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) bakılması gerekirken Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Limited şirket hisse devri sebebiyle çıkan uyuşmazlığa dair açılan davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğu ve davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
İİK 308/b maddesine göre açılacak olan alacağın tespiti ile kayıt ve kabulü istemine ilişkin dava, genel hükümlere tabi bir dava olduğundan yargılama usulünün davanın niteliğine göre belirlenmesi gerektiği- Ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğun öngörüldüğü- Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise HMK. m. 115 uyarınca mahkemece davanın usulden reddine karar verileceği- Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanmasının bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılacağı (AİHS m.6)- Bu niteliği nedeniyle özel dava şartlarının dar biçimde yorumlanması gerektiği- Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesinde zorunlu arabuluculuk dava şartının "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutulduğu- Kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı haline getirildiği-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı- TTK. 5/a maddesinde getirilen düzenlemenin dava çeşidine mi yoksa dava konusuna mı ilişkin olduğu?-
Yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde, "genel müdür" olarak yaptığı işin niteliği ve SGK nezdinde kayıtlı olduğu “yönetici" statüsü nazara alındığında; davacının davalı şirkette, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan "işveren vekili" niteliğini haiz bir iş/hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığının kabulü gerektiği- Anılan dönemde davacının, iş/hizmet sözleşmesindeki "bağımlılık" unsurunu ortadan kaldırır düzeyde bir görev aldığının söylenemeyeceği- Davacının uyuşmazlık konusu dönemde, "işveren vekilliği" (İş K. m. 2/5) sıfatı için gerekli tüm unsurları bünyesinde barındıran bir çalışma içerisinde olduğu, işveren davalı şirket karşısında çalışan konumunda (İş K. m. 2/6) olduğu, şirkette sahip olduğu pay oranı ile davalı şirketin yönetim kurulunu tayini için alınacak genel kurul kararlarına etkisinin davalı şirketle olan iş/hizmet ilişkisindeki bağımlılık unsurunu ortadan kaldırabilecek düzeyde olmadığı gözetildiğinde, genel müdür davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü alacak talepleri bakımından iş mahkemelerinin görevli olduğu-
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı- Dava konusu olayda; Asliye Ticaret Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, dava dosyasının işbölümüne sahip mahkemeye gönderilebilmesi ve davaya o mahkemede devam edilebilmesi için, tarafların iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, gönderme kararının davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı 29.12.2011 tarihinde verildiği ve tefhim tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat edilmediği bu nedenle davanın açılmamış sayılması kararının verilmesi gerektiği-
Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığına göre ticari dava niteliğinde olan uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği- Her ne kadar, görev uyuşmazlığı, asliye hukuk ve tüketici mahkemeleri arasında ise de, görevin kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözönünde bulundurulması gerektiği- Dosyada, asliye ticaret mahkemesi tarafından verilen bir görevsizlik kararı yok ise de, asliye hukuk ve tüketici mahkemelerinin, verilen görevsizlik kararları ile davadan çekildikleri ve 6100 sayılı HMK'nın 22/2. maddesi uyarınca da Yargıtayca yargı yeri belirlenmesi gerektiği-
İİK 308/b uyarınca açılan davanın, arabulucuya başvurulmadan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davacı tarafça sunulan tutanağa göre anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğinden, AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücretine hükmedileceği- Karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre hükmedilecek nisbi vekalet ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümünde yazılı miktarı geçemeyeceği-
Kooperatiflerin genel kurul kararları uyarınca verilen yetkiye istinaden siteye ait ortak alanların işgal edilmesi halinde, kooperatif yönetimi tarafından düzenlenen ceza makbuzlarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ortak alanı işgal eden kişinin kooperatif ortağı olmayıp, kiracı olması halinde, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu (Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik Karar)-
Somut olayda davacı, davalı ile taşınmazına doğal gaz tesisatı, mutfak dolabı, laminant parke vb. işleri yapmak konusunda anlaştıklarını, söz verdiği şekilde teslim etmediğini, yapılan tespitte 1.968,56-TL zararı olduğu anlaşıldığı, bu bedelin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği anlaşılmakta olup; uyuşmazlık, TTK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olduğu, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı- Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasının zorunlu olduğu- Her ne kadar davalı taraf ticari şirket olsa da; davacının tacir olmağı ve ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın TTK kapsamında kalmadığıdan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-