İşbölümü itirazı üzerine verilen gönderme kararlarının, nihai karar niteliğinde olmayıp tek başına temyiz edilmesinin mümkün olmadığı ancak gönderme kararının niteliğine uygun düşmeyen hususlara (masraf ve vekâlet ücretine) hükmedilmiş ise kararın temyiz edilebileceğinin kabul edildiği- Somut olayda; dava tarihinde yürürlükte olan TTK ve HUMK hükümlerine göre Asliye Ticaret Mahkemesinin gerekçeli kararında işbölümü itirazının reddedildiği ve kararın temyiz edilmesi ile birlikte işbölümü itirazının reddine dair kararın kesinleştiği değerlendirilerek işin esasına girilerek Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı doğrultusunda inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davanın sicilden re' sen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkin olduğu ve mahkemece, ihyası istenen şirketin ticaret sicilden terkin edildiği tarih itibarıyle şirket hakkında dava devam ettiğinden şirketin ihyasına karar verilmesi isabetli ise de, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- 3. kişiler tarafından açılan ihya davaları ek tasfiye niteliğinde olup, mahkemece şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tasfiye memurunun atanması gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan ve fazla ödendiği iddia edilen bedelin tahsili istemi-
"Davacıya ait işyerinin davalı ve göstereceği kişilere satılması karşılığı davalının davaya konu dört adet mesken satışının verilmesi" konusundaki sözleşmeden kaynaklı kira kaybı zararının tazminine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu (TTK 4/1-a)- "Uyuşmazlığın tartışmasız bir şekilde ticari mahiyette olmaması, ticari ihtilaftan 17 sene sonra görev bozması yapmanın usul ekonomisi ilkelerine aykırı düşmesi nedeniyle işin esasına dair temyiz incelemesi yapılması gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-
Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptaline ilişkin somut uyuşmazlıkta; HMK'nun 383 üncü maddesinde çekişmesiz yargı işleriyle ilgili olarak “aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece” sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörüldüğü- TTK'nun 563 vd. maddelerinde düzenlenen kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davaların gerek 1086 s. Kanun'un yürürlükte kaldığı süreçteki yargısal uygulama ve gerekse de 6100 sayılı HMK'nun 383/2-e/6 maddesi uyarınca ticaret hukukuna dahil çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu, ticaret hukukunda yer alan çekişmesiz yargı işleri bakımından asıl görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesinin görevli kabul edilmesi gerektiği-
Limited şirketler bakımından, tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi, şirkette hizmet sözleşmesi ile görev yapmakta ise de icra (yönetim) yetkisi ile donatılmış kişilerin sorumluluğunun TTK’da düzenlenmiş olduğu, uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden ve İş Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlık olmadığından iş mahkemelerinin görevli olmadığı, TTK 4 ve 5 uyarınca uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliği gereği asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği-
Kurban bayramı öncesinde davalıya koyun satışına ilişkin davada, tarafların tacir olmaması sebebiyle nisbi ticari dava olmadığı; Vergi dairesi ve Ticaret Sicili yazı cevabına göre davacı ve davalının vergi kaydının olmadığı gibi ticaret siciline de kayıtlarının olmadıkları anlaşıldığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davalıların, kooperatif adına satın aldıkları hayvanların ücretini ödememesi, alacak davası- Ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olduğu davanın açıldığı yerde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği, dava dilekçesinde "ticaret mahkemesi" sıfatıyla dava açıldığından söz edilmemesinin veya mahkemenin davaya "ticaret mahkemesi" sıfatıyla baktığına dair ara kararı vermemiş olmasının hükmün görev yönünden bozulmasını gerektirmeyeceği-
Tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedeceği- İşin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmeyeceği- Yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerektiği- Asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olmasının açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturduğu- Eser sözleşmesinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olmasının zorunlu olduğu- Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan yargılamanın en kısa sürede ve usul ekonomisi gözetilerek, yargılamada gelinen aşama da dikkate alınmak suretiyle, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken tarafların niteliğinde ve görevli mahkemenin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığı, kararın bozulması gerektiği-
Davacının muvazaa iddiasıyla davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yerinin 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kaldığı; bu durumda mahkemece davada genel mahkemenin görevli olması nedeniyle 'görevsizlik kararı' verilmesi gerekeceği-