Yüklenicinin arsa maliki aleyhine açtığı davada çekişmeli bölümün kat karşılığı inşaat sözleşmesi açısından hukuksal durumu ve konumunun tartışıldığı, bu nedenle çekişme konusu bağımsız bölümün kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kime ait olacağı yönünden, kararın taraflar açısından kesin hüküm oluşturacağı, ancak davalının satın aldığı payın hangi bağımsız bölüme ait olacağı yönünden anılan ilamda değerlendirme yapılmadığı için davacı payının bağımsız bölümü kapsayıp kapsamadığı yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı, bu yüzden işin esasına girilerek paydaşlar arası elatmanın önlenmesi yönünden gerekli araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği-
Davacı tarafından dava dilekçesinin ve duruşma gününün davalılara tebliği için gerekli posta (tebliğ) giderinin yatırılmaması nedeniyle, yerel mahkemece dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya tebliğ edilmeden, dosyanın işlemden kaldırılması ve yasal üç aylık süresi içinde dosya yenilenmediğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Uyuşmazlığa konu sözleşmede, müteselsil kefil sıfatıyla yer alan davacının isminin karşısında bulunan imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti, genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken bir konu olmadığı gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren, bu nedenle de bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunlu olacağı-
Temyiz üzerine verilen Yargıtay bozma kararı üzerine yerel mahkemenin bu karara uyması ile davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğundan, burada usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumda bulunmadığına göre, önceki kararda direnilmesi usulen olanaklı da olmamasına göre, usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekeceği-
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; göreve ilişkin olup, dava dilekçesine fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına rağmen, fazlaya ilişkin miktarın açıklanmaması,alacağın tamamının gösterilmemesi, saklı tutulan alacağın ne kadar olduğuna dair beyanda da bulunulmadığından, poliçe prim tutarının sulh hukuk mahkemesinin görev sınırı içerisinde kalacağı-
Merci tayini kararları kesin olup, aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği-
Dosyada gelinen aşama dikkate alındığında, dosyanın ön inceleme yapılmaması gerekçesiyle bozulmasının usul ekonomisi bakımından (HMK 30.madde) yerinde olmayacağı-
02.07.2012 gününde kabul edilip 05.07.2012 günlü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 40.maddesi gereğince 5521 sayılı Kanun'a eklenen geçici 2.maddesi ile "Bölge adliye mahkemelerinin 5235 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtay'ın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyasının, önce kararı veren daireye gönderileceği-
Davalı aleyhine açılmış bulunan alacak davasında taraf teşkilinin usul ve yasaya (Tebligat Kanunun 21.maddesi ile Tebligat tüzüğünün 28.maddesine) uygun olarak sağlandığı,Ayrıca davalı tarafından sunulan temyiz dilekçesinde de adres olarak, mahkemece tebligat çıkartılan işyeri adresinin belirtilmiş olduğu anlaşıldığından, HMK. nun 46/1.maddesinde düzenlenen hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin şartın gerçekleşmediği ve hakimin sorumluluğuna gidilemeyeceği-