Davacının davalı tarafından duvar örülmek suretiyle dava konusu taşınmaza elatıldığını bu nedenle müdahalenin meni ve kal talep ettiği davada, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, dinlenen davacı tanığı duvarın kimin yaptığını bilmediğini beyan ettiğinden, dinlenen tanık beyanlarından duvarın davalı tarafından yapıldığının ispat edilemediğinin kabulü gerekeceği, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği ispat yükünün tekrar borçlu tarafa geçtiği- Senedin üzerindeki malen kaydının borçlu tarafından doğrulanması halinde senedin talilinden söz edilemeyeceğinden ispat yükünün davacı borçlu üzerine kalacağı-
Mahkemece öncelikle davacı tarafa tanık listesi sunması için süre ve imkan verilmesi, tanıkların (tarafların ispat yükleri de gözetilerek) dinlenerek davalının (ecrimisil talep edilen dönem baz alınarak) dava konusu taşınmazı kiraya vermek suretiyle müdahale edip etmediğinin duraksamaya mahal bırakılmayacak şekilde tespit edilmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisilin, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
İşyeri sigorta poliçesi kapsamında bakiye tazminat istemine ilişkin dava-
Dava konusu taşınmazın davalının kullanımında olduğunu, intifadan men koşulunun gerçekleştiği ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarının ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu- Davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, yemin teklif edildiği ve davalı taraf da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK'nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak öncelikle yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, taşınmazın davalının kullanımında olduğu, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirildiği ve davacının payına karşılık taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarıyla ilgili yemin metni hazırlanmasının istenmesi, hazırlanacak yemin metni mahkeme hakimince denetlenerek davacının bilgisi dahilinde olabilecek hususlar dikkate alınarak yemin metninin düzenlenmesi, karşı tarafın yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesinin sağlanması, ayrıca intifadan men şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer bulunup bulunmadığının araştırılarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği- İcra takibine ve incelenen itirazın iptali davasına konu edilen alacağın likit ya da muayyen olduğunu, bu miktarın yargılama yapılmaksızın basit bir hesaplama işlemiyle tespit edilebilir nitelikte olduğunu kabul etme olanağının bulunmadığı, bu sebeple icra inkar tazminatının reddi gerekeceği-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasında, dava konusu kerpiç ev ve avlu vasfındaki taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen bedeli arasında fahiş bir fark bulunduğu dikkate alındığında; mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazı tek erkek evladının oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiği, ancak resmi akitte satış olarak gösterilen işlemin gerçek bir satış olmayıp, bedelsiz olarak yapılan devrin bağış niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı- Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir bedel karşılığında yapılacağı açık olmakla birlikte, bedelin mutlaka para olması şart olmayıp, ebeveynin normal bakımın ötesinde özel bir ihtimam ve bakıma muhtaç olduğu ve görev sınırının aşıldığı durumlarda yapılan bakım ve hizmetin semen olarak değerlendirilmesinin de mümkün olduğu, böyle bir durumda temlik ivazlı sayılsa da somut olayda davalının uzun yıllar boyunca dedesine bakıp hizmet ettiği yönündeki savunmasını ispat eder nitelikte bir delil bulunmadığından mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu-
Satın aldığı telefonun "ayıplı olduğu" iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesi talep eden tüketicinin, ispat noktasında da dava dışı telefon onarım şirketinin sevk irsaliyesine dayandığı olayda; bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi tarafından tüketiciye en son teslim edilen üründe hiçbir ayıp ya da kullanıma engel kusurun bulunmadığının ve telefonun sorunsuz çalıştığının tespit olunduğu, ses düğmesi dışında herhangi bir şikayetin bulunmaması karşısında, (bozma kararında belirtilen şekilde) yeniden inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, servis tarafından cihaz teslim edilirken arızalı olduğu yönünde ibare eklenmesinin somut olayda tespit olunan maddi gerçek karşısında tek başına hüküm ifade etmeyeceği-
Kimin, ne amaçla para yatırdığı belli olmaksızın yalnızca “Bankamatik yatan” yazılı hesap özetinin, senet niteliği taşımadığı ve ödünç iddiasını ispata elverişli kabul edilemeyeceği- Davalı "paranın borç olarak gönderildiğini" kabul etmemiş, aksine "kendisine olan borcun ödendiğini" savunmuşsa da, bu savunmanın ödünç verilme olgusunu inkar anlamına geldiği ve ispat yükünün hâlen daha davacı üzerinde olduğu; davalının karşı ispat için delil sunmasının bu durumu değiştirmeyeceği- 1086 s. HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde verilen dava dilekçesinde "ve sair kanuni deliller"e dayanan davacıya yemin delili hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Dosya kapsamına göre kira sözleşmesinde geçen beş yıllık süre boyunca davalının kullanımı olduğu ancak kullandığı süre boyunca kullanım bedelinin tamamını ödediğini ispatlayamadığı dikkate alınarak kira sözleşmesinin feshine kadar kullanılan süre boyunca ödenmeyen kira bedeli ve sözleşme feshedildikten sonraki kullanım için ecrimisil tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hem elatmanın önlenmesi hem de ecrimisil yönünden davanın reddine yönelik hüküm tesisinin doğru olmadığı-
6098 sayılı TBK’nun 19. (mülga 818 sayılı BK’nun 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali ile davalı tarafından icra dosyası kapsamında tahsil edilen bedel yönünden alacak istemi- Borçlunun maaşına yazılan haciz yazılarının sıraya konularak bu sıra ile ödeme yapılmasının İİK'nın 140/1 maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olmadığı- Mahkemece, davanın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü doğru ise de; ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken ispat yükü davalıya yüklenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-