Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi talebine ilişkin davalarda, dava konusu taşınmaza davalı tarafından haksız elatılıp atılmadığının duraksamaksızın kanıtlanması gerekeceği-
Kusursuz sorumluluğa sahip olan davalı Bankanın, dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların keşideci eli ürünü olmadığının belirlenmesi hâlinde çek hamiline herhangi bir ödeme yapmakla yükümlü olmayacağı- Muhatap bankanın, ileri sürdüğü sahtelik iddiasının ispatı hâlinde, (5941 s. K. m. 3/3) yasal sorumluluk miktarı da dâhil olmak üzere hamile ödeme yükümlülüğü ortadan kalkacağı- Dava konusu çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğine ilişkin uyuşmazlıkta ispat külfetinin, davalı Bankada olduğu nazara alınarak, HMK. m. 211/1-b çerçevesinde bilirkişi raporunda işaret edilen keşidecinin çek tanzim tarihine yakın tarihli, değişik amaçlarla atmış olduğu samimi mukayese imzalarını içeren belge asılları ve davalı tarafından fotokopi olarak sunulan evrakın keşidecinin ıslak imzalarını havi asıllarının teminiyle yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- "Süresinde ibraz edilen çeklerin ödenmediği takdirde muhatap davalı Bankanın haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olacağından zarar ve kusurun ispatının davacı üzerinde olduğu, bu nedenle çeklerdeki keşideciye atfen atılan imzaların sahteliğini ispat külfetinin davacı üzerinde bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Dava konusu senetlerde malen kaydının bulunduğu davalı alacaklarının da bu hususu doğruladığı, bu şekilde senedin talil etmediği anlaşıldığından ispat yükümlülüğünün davacı borçlunun üzerinde olduğu-
Düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılacağı ve artık kadının kişisel malı kabul edileceği- Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alanın kadına iade etmekle yükümlü olduğu- "Düğünde takılan takıların erkeğe ait olduğu yönünde örf ve adetleri bulunduğunu" belirten davalının dinlettiği tanığın beyanı ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına yansıyan yaygın örf ve adet karşısında, daha köklü bir adetin varlığını ispatlayamadığı- Yerel Mahkemece verilen ilk kararda, düğünde davacıya takıldığı benimsenen 5 adet bilezik yönünden talep reddedilmiş ve davacı tarafından bu husus temyize konu edilmemiş olmakla, Özel Dairece davacı lehine bozma nedeni yapılmasının davalının kazanılmış hakkının ihlali mahiyetinde olduğu, taraflarca ileri sürülmemesi nedeniyle bu hususun re’sen nazara alınamayacağı- "Düğünde takılan takıların düğün masraflarına katkı mahiyetinde olduğu ve kime takıldıysa ona hediye verilmesi gayesi güdüldüğü, takılan tüm ziynet eşyasının kadına bağışlanmasının amaçlanamayacağı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Dava konusu senette ''nakden'' kaydının bulunmasına karşın davalının söz konusu senedin mal karşılığı verildiğini beyan etmesi ile senedi talil etmiş olduğu dikkate alınarak ispat yükümlülüğünün davalı alacaklı üzerinde olduğu-
Somut olayda, davalı tarafından inkâr edilen sözleşme ilişkisinin ve sözlü sipariş verildiği iddiasının, kesin ve yazılı deliller ile ispatlanamadığı; hatırlatılmasına rağmen akdin varlığı konusunda yemin teklif etme hakkının kullanılmadığı, dolayısıyla davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen  direnme kararının yerinde ve  doğru olduğu-
Mahkemece, öncelikle, dosyada mübrez fotokopi belgelerin asılları ve taraflarca gösterilen kurumlardan mukayeseye esas belge asılları getirtilerek, borçlu şirket yetkilisine ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise; borçluya İİK’nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemesinin alacaklı lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının, davacıya ait taşınmaza elattığının, diğer bir deyişle taşınmaz üzerinde var olduğu saptanan toprak, atık malzeme ve hafriyatın davalı tarafından döküldüğünün ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının tanık deliline dayanmadığı davada, davalı dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesi olduğunu kabul etmediğinden davacının iddiasını ispat edemediği gözönüne alınmaksızın davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece, tek taraflı olarak davacı İdare tarafından tutulan rapora dayanılarak kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının davalı tarafından duvar örülmek suretiyle dava konusu taşınmaza elatıldığını bu nedenle müdahalenin meni ve kal talep ettiği davada, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, dinlenen davacı tanığı duvarın kimin yaptığını bilmediğini beyan ettiğinden, dinlenen tanık beyanlarından duvarın davalı tarafından yapıldığının ispat edilemediğinin kabulü gerekeceği, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği ispat yükünün tekrar borçlu tarafa geçtiği- Senedin üzerindeki malen kaydının borçlu tarafından doğrulanması halinde senedin talilinden söz edilemeyeceğinden ispat yükünün davacı borçlu üzerine kalacağı-