Çekten dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasında, davacı, "davaya konu çekin harici araç satış sözleşmesi uyarınca verilmesi kararlaştırılan çek olduğunu, çekin seri numarasının sözleşmede verilmesi kararlaştırılan çekin seri numarası ile aynı olduğunu, çekin araç satışına ilişkin verildiğini, araçların teslim edilmemesi nedeniyle anılan çekten dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığı" iddia edilmiş ise de, sözleşme davacı ile davalı şirket  arasında imzalandığından ve çekte lehdar olarak görünen davalının sözleşmede imzası bulunmadığından, sözleşmede yer alan karşılıklı edimlerin bu davalı yönünden bağlayıcı olmadığı- Sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı şirket yetkilisi davalı ile bu davalının kardeş olmasının, davalı kardeşin sözleşmenin içeriğini kabul ettiği anlamına gelmeyeceği- "Harici araç satış sözleşmesinin davalı şirketin yetkilisi davalı tarafından imzalandığı, davalıların kardeş oldukları, menfi tespit talebine konu çek ile sözleşmede teslimi kararlaştırılan çekin seri numarası ve miktarının aynı olduğu, hayatın olağan akışı gereği sözleşme içeriğinin davalı kardeş tarafından bilindiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İspat yükü kendisine düşen davacı taraf, dava dilekçesinde yer alan deliller arasında, açıkça "yemin" deliline dayanmış olup, mahkemece davacı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yemin teklif etme hakkı hatırlatılmaksızın hüküm tesisi doğru olmadığına-
Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Özel Daire bozma kararında işaret edildiği üzere yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasının gerekip gerekmediği-
Davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığının tespiti yönünden uyulan bozma kararı gereklerinin tam olarak yerine getirilip getirilmediği, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre bozma kararında belirtilen araştırmalar yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin davada, işe giriş çıkış kayıtlarının davalı işyerinden getirtilmesi gerektiği belirtilmişse de davalı tarafça ibraz edilmeyen kayıtların mahkemece re’sen getirtilmesinin taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği-
Uyuşmazlığın; ayıplı mal nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini yönünde başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasında, davalının 17.01.2012 tarihinde yaptığı ödemenin alacaktan mahsup edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığı-
Bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada - Senedin bedelsiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talebi -
Ödünçten doğan uyuşmazlıkta, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine reddedilen dava değerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan AAÜT 13/3. maddesinde düzenlenen “maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmü gereğince vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığına ilişkin tespiti içeren Sosyal Güvenlik Kurumu denetmen raporunun aksinin toplanan delillerle ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlıkta, Kurum denetmeni tarafından resmî ikametgah adresi Kimlik Paylaşım Sisteminde bulunmayan eski eşin çalıştığı işyerinden adresini bildirir belge talep edilmesi üzerine talep tarihinden sonra eski eş tarafından adres kaydı yapıldığı, davacının oturduğu apartmanın yöneticisinin "davacı ve eski eşinin evli olduklarını tahmin ettiğini, boşandıklarını bilmediğini beyan ettiği" ve apartman dairesinin aidat makbuzları ve gelir-gider defter kayıtlarının eski eş adına olduğu,  tanıkların çelişkili ifadeler verdikleri, "davacı ve eşinin boşandığını bilmediklerini, bu durumu sonradan öğrendiklerini" beyan ettikleri, getirtilen seçmen kayıtlarında davacı ve eşinin boşandıkları döneme tekabül eden seçimde adreslerinin aynı olduğu, aynı sandıkta peş peşe sıra numarası ile oy kullandıkları, sonraki seçmen kayıt güncelleme bilgilerinde de davacı ile eski eşinin adreslerinin aynı olduğu, aynı sandıkta peş peşe sıra numarası ile kayıtları oldukları gözetildiğinde, 5510 s. Kanun’un 59/2. maddesi uyarınca sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksinin ispatlanamamış olduğu-
Davaya konu senedin bononun “keşide tarihi”ni taşımaması nedeniyle adi senet niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği- Davacı alacaklı Savcılık ifadesinde "senedin elden borç olarak verilen para karşılığı düzenlendiğini" açıkladığından, malen kaydının bulunan takibe konu belgenin düzenleniş nedeninin talil edilmiş olacağı ve bu talili ispatlayacak başkaca delil de sunulmaması ve davalının "elden para verilmediğini" savunması, ispat yükü üzerine düşen davacının yazılı bir delil sunulmaması ve yemin teklif hakkı hatırlatılmasına rağmen yemin teklif edilmemesi nedeniyle, davacı tarafça icra takibine dayanak malen kaydı ile düzenlenmiş adi senetten kaynaklanan alacağın ispat edilememiş olduğu-