Her iki mirasçılık belgesinin, özellikle ... yönünden birbirini doğrulamayıp çelişkili olduğu dikkate alındığında, ...'ın eldeki davada taraf sıfatı olup olmadığının tespiti gerekeceği, mahkemece, belirtilen mirasçılık belgelerinden hatalı olanın iptali için ilgili tarafa süre verilerek doğru mirasçılık belgesinin temini ile taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, en yakın tarihli mirasçılık belgesinin esas alınması suretiyle hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Davacı tarafça, adı geçen şirket de dava dilekçesinde davalı olarak gösterildiği halde mahkemece şirketin dava dosyasında davalı taraf olarak gösterilmediği, dava dilekçesinin tebliğ edilmediği, yargılamaya katılımının sağlanmadığı ve nihayetinde sadece diğer davalı yönünden karar verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda mahkemece, davalı olarak gösterilen şirkete dava dilekçesinin tebliği ile yargılama yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporu, 16.03.2020 tarihinde alacaklıya tebliğ edilmiş olup, HMK'nun 281/1 maddesinde öngörülen 2 haftalık süre, 7226 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici 1/b maddesi gereğince durma süresinin sona erdiği 15.06.2020 tarihini takip eden günden itibaren işlemeye başladığı halde mahkemece, yasal iki haftalık itiraz süresi beklenmeden 19.06.2020 günü davanın esası hakkında karar verildiği, O halde mahkemece; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 281/1 maddesi uyarınca; tarafların iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerine ilişkin hüküm gözardı edilerek ve HMK 27. maddeye aykırı olarak savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Lı vekili talebin reddini savunmuştur. Sigorta Hakem Heyetince; talebin kabulüyle 46.000,00 TL tazminatın davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyetince de davalının itirazının reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava kasko sigortasından kaynaklanan hasar bedeli talebine-
Davalıya usulüne göre verilmiş bir davaya cevap dilekçesi ve zamanaşımı def’i bulunmadığı, aynı şekilde ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmediği halde, davalı tarafça hem dava yönünden usulüne uygun olarak zamanaşımı def’i ileri sürülmüş gibi hem de ıslah dilekçesine davalının cevap dilekçesi varmış gibi davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece dava konusu taşınmazda pay sahibi ...'a ait mirasçılık belgesinin dosyaya ibrazı sağlandıktan sonra, bu belgeye göre tespit edilecek mirasçılarına dava dilekçesinin usulüne uygun tebliği ile anılan kişilerin davada taraf olmasının sağlanması, savunması alınıp delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Hakem heyetince, aktüer bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden karara esas alındığının anlaşıldığı, böylece Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Hakem heyetince davacı yararına vekalet ücretine karar verilirken Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiş olup, mahkemece yapılacak keşif için tayin ettiği miktarların gider avansı kapsamında olmayıp delil avansı niteliğinde olduğu, dolayısıyla mahkemece hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağının açıkça belirtilmesi ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekirken “... toplam ....... TL keşif için gider avansının duruşma tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça karşılanmasına aksi halde HMK’nin 114/1-g ve HMK’nin 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddedileceğinin ihtarına (duruşma zaptı tebliği ile ihtaratın yapılmış sayılmasına)” şeklinde ara karar kurularak yapılan ihtaratın usulen doğru olmadığı- Ara kararda “duruşma tarihinden itibaren 2 haftalık süre” denilmişse de bu sürenin ancak davacılar vekiline tebliğinden itibaren başlayacağının kabulü gerekeceği, ara kararın kurulduğu ........... tarihli duruşma zaptı davacılar vekiline ........... tarihinde e tebligat ile tebliğ edilmiş olup 2 haftalık sürenin ............. tarihinde sona ermektedir. bu tarihte ise Hakimler ve Savcılar Kurulunun 13.03.2020 tarihli "Corona Virüs Hakkında Alınacak Tedbirler" konulu yazısı gereğince süreler durdurulduğundan ve mahkemece bu süreçte verilen keşif tarihlerinin ve sonrasında tayin edilen duruşma tarihlerinin de kapanma sürecine denk geldiği de göz ardı edilerek yazılı gerekçelerle karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, davalılar ... ve ......... aleyhine açılmış olup, dava dilekçesinde anılan davalıların isimleri açıkça yazılmış olmasına rağmen, mahkemece davalılardan .........’e dava dilekçesi ve duruşma günlerinin hiç tebliğ edilmediği, dosyanın incelenmesinde davalı ..........’ün yokluğunda yargılamanın yapılıp hüküm kurulduğu anlaşılmış olup bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının 10 yılı aşkın süredir haber alamadığı annesinin gaipliğine karar verilmesini istemesi üzerine mahkemece davanın kabulü ile ...'nın gaipliğine, kararın ........ tarihinden itibaren hüküm ifade etmesine karar verildiğinin görüldüğü, ............... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile gaipliğine karar verilen ...'nın tek mirasçısının ... olduğu anlaşıldığından, gaipliğine karar verilen ... mirasçısı ...'nın davaya dahil edilerek karar verilmesi gerekirken yokluğunda taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-