Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının, alacaklılarına zarar vermek kastıyla mirası reddetmesi halinde, alacaklıları veya iflas idaresinin kendilerine yeterli güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilecekleri-
İlamsız icra takibi sonucunda alacağı kesin aciz vesikasına bağlanan davacının alacağı için ayrıca eda davası niteliğinde alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu-
Aciz belgesinin tashihi karar aşamasında dahi sunulabileceği- Borçlu adresinde haczedilen mallarının kıymeti gözetildiğinde, bu malların paraya çevrilmesi halinde takip konusu borcu karşılamayacağı açık olup, borçluya ait taşınmazlara yapılan kıymet takdirlerinin yapıldığı tarih itibariyle, davacı alacaklının ve ondan önce taşınmazlarda haczi bulunan alacaklıların takip dosyalarındaki borç miktarı belirlenerek davacının alacağını karşılama imkanı olup olmadığı, yani borçlunun, aciz halinin mevcut olup olmadığı tespit edilmesi gerekirken, "geçici aciz belgesi sunulmadığı ve haczedilen malların paraya çevrilmediği" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının reddinin hatalı olduğu-
Dava konusu icra dosyasından ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresinde yapılan hacizde adreste borçlunun bulunamadığı, borçlunun adresinde başka bir muhasebe bürosunun bulunduğu, borçlunun adresi terk ettiği, adreste borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığının tutanak altına alındığı görüldüğünden, icra haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde olduğu ve davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerektiği-
Takipte kesin aciz vesikası düzenlenmediği gibi davalı borçlunun bilinen adreslerinde yapılmış, menkul haczinin de bulunmadığına dair tutulan İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde kabul edilen haciz tutanağının da dosyaya ibraz edilmediği görüldüğünden, mahkemece aciz vesikası yokluğundan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında alacağın aciz belgesine bağlanmış olması durumunda, davalı üçüncü kişinin bedele dönüşen davadaki sorumluluğu aciz belgesinde yazan miktar ile sınırlı olması gerektiği-
Kesinleşen takipte kesin aciz vesikası düzenlenmediği gibi, davalı borçluların bilinen adreslerine yapılmış menkul haczinin de bulunmadığına dair tutulan İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde kabul edilen haciz tutanağının da dosyaya ibraz edilmediği, dosyaya ibraz edilen haciz tutanağında muhatabın davalı borçlular olmayıp dava dışı bir başka kişi olduğunun anlaşıldığından, mahkemece davanın aciz vesikası yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- Borçlunun 5 adet taşınmazına haciz konulmuşsa da, bu taşınmazlar üzerinde fazla miktarda farklı icra takiplerinden haciz bulunduğu ve kendilerinden önce tesis edilmiş ipoteklerin bulunduğu, haciz tutanağında da, borçlunun işyerinde 2.000,00 TL'lik taşınır haczi yapıldığı ve aynı gün borçlu şirketin yetkililerinin evinde yapılan hacizde de; kapının kapalı olduğu apartman görevlisinin borçlu ve eşinin bir kaç ay önce taşındığını beyan ettiği görülmekle, her ne kadar İİK. mad. 105/2 uyarınca, haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı aciz belgesi hükmündeyse de, icra dosyası kapsamında borçlunun alacak veya başka taşınır malı olmadığı, dava konusu taşınmaz dışındaki haciz konulan diğer taşınmazlar üzerinde başkaca haciz ve ipoteklerin olduğu bu hali ile davacının alacağını karşılama imkanı bulunmadığı ve bu durumda borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Bu davaların amacının, kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmayan veya borca yetmeyen borçlunun, kamu alacağının tahsiline olanak vermemek için yaptığı, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu-Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun bir tarafının hakkında kesinleşmiş bir takip bulunan borçlu olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olmasının gerektiği-Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29 ve 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-İİK’na dayalı olarak açılan iptal davalarında borçlu hakkında alınmış olan geçici veya kesin aciz vesikasının bulunması dava önkoşulu ise de, 6183 sayılı Yasa’ya dayanılarak açılacak olan iptal davalarında aciz vesikasına gerek bulunmadığı-