Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- İİK.'nin 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK.'nin 143. maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğu- Bu durumda davalı borçluların aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi ve diğer dava şartlarının incelenmesi gerekeceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için bir diğer dava şartı ise; iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
Aciz vesikasının dosyada bulunmadığına dair eksikliğin karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında giderilmesinin mümkün olduğu- Davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinin ibrazından sonraki dilekçe ekinde davacı tarafından İcra Müdürlüğü dosyasından davalı borçlu aleyhine düzenlenmiş "borç ödemeden aciz vesikasının" dosyaya ibraz edildiği görülmüş olduğundan davanın esasına girilerek İİK'nun 277-279 ve 280 koşullarının tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibin yenilenmesi istemini reddeden müdürlük işlemini şikayet üzerine verilen kararın niteliği ve takipteki alacak miktarı (43.850,00 USD) dikkate alındığında kararın kesin nitelikte olmadığı- Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düşmeyeceği ve bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle "dosyanın işlemden kaldırılmasına" karar verilemeyeceği- İcra müdürlüğünün "takibin yenilenmesi" isteminin aciz vesikası verilmesinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunulmadığı gerekçesi ile reddine yönelik işleminin İİK. m. 78 hükmüne aykırı olduğu-
İİK'nın 143. maddesi uyarınca kesin aciz vesikasının ancak borçlunun mallarının haczedilip satılmasından ve ödenmeyen miktar tespit edildikten sonra icra müdürlüğünce düzenlenebileceği, takip dosyasında haczedilen malların satış aşamasına geçilmediği, bu nedenle İİK'nın 143. maddesi uyarınca kesin aciz vesikası düzenlenmesinin mümkün olmadığı, talep tarihi itibariyle aciz vesikası düzenlenmesi şartlarının oluşmadığı-
Tahsil harcının sorumlusunun esasen borçlu olduğu, borçlunun da tahsil harcından muaf olmadığı, cezaevi harcının sorumlusunun ise alacaklı olduğu ve 7147 sayılı Kuruluş Kanunu kapsamında şikayetçi alacaklının cezaevi harcından muaf olduğuna yönelik bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle mahkemece şikayetçinin tahsil harcı ve cezaevi harcına yönelik şikayetlerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK'nın 103. maddesi gereğince 103 davetiyesinin borçlulara tebliğ edilmemesi haczi geçersiz hale getirmediğinden ürün haczinden dolayı dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesine yasal bir engel bulunmadığından mahkemece bu yöne ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Başkasına borcu bulunan, kendisi hakkında daha öncesinden yapılan bir icra takibinden haberdar olan davalı borçlunun, iki gün içinde hakkında açılan takibi kesinleştirerek maaşına haciz konulmasına muvafakat etmesinin yapılan takibin muvazaalı olduğuna dair karine teşkil etiğini, davalının, davacı ile arasındaki alacağın geçmişe yönelik olarak her zaman gösterilmesinin mümkün olduğu, davalıların aralarındaki borç alacak ilişkisini senet dışındaki bir belge ile kanıtlayamadıkları-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınamamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılacağı- Birleşen dava yönünden usulüne uygun ibraz edilmiş aciz belgesi ve/veya İİK. 105 kapsamında düzenlenmiş haciz tutanağının dosyada bulunmamış olması sebebi ile mahkemece 'davanın reddine, davacı yararına da maktu vekalet ücretine karar verilmesi' gerekeceği-
Temlik eden şirketin davada taraf sıfatı kalmadığından kararı temiyizde de hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta, alacağının bonoya dayalı olmasının, alacağın gerçek olduğunun kabulüne yeterli olmayacağı, davalı alacaklının, bononun düzenlenme nedenini açıklaması ve esas ilişkiyi kanıtlaması gerektiği- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, ispat yükünün yanılgılı olarak davacıya yüklenmesi ve aralarında doğrudan hukuki ve temel ilişki bulunmamasına rağmen, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğu- İtiraz edilen icra dosyasında alacaklı sıfatı, alacağı temlik alan kişide olduğundan, temlike edenin davaya asli müdahil olarak katılmasını gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı, müdahilin, alacağını temlik ettiği kişinin yanında ona yardımcı olmak amacıyla fer'î müdahil olarak davaya katılmış olduğu-
Borçlunun kardeşi olan üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu- Üçüncü kişiden taşınmazı satın alan dördüncü kişi yönünden bir değerlendirme yapılmadan ondan satın alan beşinci kişi hakkında değerlendirme yapılamayacağı- Satışlar silsilesi içerisinde her bir davalı ve satış ile ilgili olarak İİK 277 vd.na göre iptal koşullarının değerlendirilmesi gerektiği- Dördüncü kişi yönünden iptal koşullarının bulunmaması halinde beşinci kişi hakkında değerlendirme yapılmadan, davalı üçüncü kişinin bedel ile sorumlu tutulması gerektiği- Dördüncü kişi yönünden iptal koşullarının bulunması halinde, beşinci kişi kötü niyetli kabul edildiğinden, beşinci kişiden bağımsız bölümleri satın alan kişilerin davaya dahili veya davanın bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği davacıya sorularak, bedele dönüşme halinde davalı beşinci kişi hakkında elinden çıkardığı tarihteki taşınmaz bedeli ile sorumlu olduğuna hükmedilmesi gerektiği-
Davalı borçlu şirketin tespit edilen adreslerinde haciz yapıldığının; haciz tutanaklarında da; borçlu şirketin ve borçlu şirkete ait haczi kabil malın bulunmadığının tespit edildiğinin anlaşıldığı, İİK'nun 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK'nun 143. maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğundan, borçlu şirketin aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği-