Her ne kadar bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; davacı erkeğin güven sarsıcı davranışlarının da bulunduğunun anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı erkeğin davalı kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Gerçekleşen kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, kadın yararına TMK m. 174/1-2 koşullarının oluştuğu-
Erkeğe yüklenen eşini aldattığı vakıasına yönelik tanık beyanları kadından duyuma ilişkin olup, kanıtlanmadığı gibi tanık beyanına göre kadının aktardığı bu vakıadan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirip bir süre birlikte yaşadıklarının anlaşıldığı, bu durumun, önceki yaşanan olaylardan dolayı eşlerin birbirlerini affettiklerini veya en azından hoşgörüyle karşıladıklarını göstereceği, bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olup kusursuz olan eş aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği- Mahkemece bozma kararma uyulmakla yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, usuli kazanılmış hak hususu gözetilmeksizin bozma üzerine verilen temyize konu kararda kadın için takdir edilen yoksulluk nafakasının artırılarak 250 TL'ye çıkarılması doğru olmadığı gibi, davacı kadının 200 TL yoksulluk nafakası talebi olduğu halde talep aşılarak aylık 250 TL. yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu-
2. HD. 14.05.2019 T. E: 1208, K: 5904-
Ortak çocuk, karar tarihinden önce ergin olduğu halde, ortak çocuk için iştirak nafakasına yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminatın az olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
2. HD. 14.05.2019 T. E: 697, K: 5960-
Davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen "Eşine fiziksel şiddet uygulaması" eyleminden sonra tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri ve erkeğin bu kusurlu davranışının kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörüyle karşılandığı, bu nedenle "Fiziksel şiddet" eyleminin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak davacı-karşı davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre yine de tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Davacı kadının, davalı erkeğin cinsel problemlerini akrabaları yanında ifşa ettiğinin, davalı erkeğin ise; ağabeylerinin hamile eşini müşterek konuttan kovmasına sessiz kaldığının, evin temel ihtiyaçlarını gidermediğinin, fiilen ayrı oldukları dönemde dünyaya gelen ortak çocuğu görmediğinin ve ihtiyaçlarını da karşılamadığının, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır davacı kadının az kusurlu olduğunun anlaşıldığı, kabul edilen bu kusurlu davranışlardan davalı erkekten kaynaklı eylemlerin davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, bu durumda kadın yararına TMK m. 174/2 koşullarının oluştuğu-
2. HD. 14.05.2019 T. E: 1005, K: 5908-
İspatlanmayan vakıaların tarafa kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı- Kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-