Kadın tarafından açılan sonraki tarihli davanın erkek tarafından açılmış olan boşanma dava dosyası üzerinde birleştirilmesine dair verilen karar göz önüne alınarak her iki davanın birlikte görülmesi ve her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Ziynet alacağının miktarının, karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmamasından dolayı buna ilişkin kararın kesin olduğu- Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunan erkeğin, tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Kadın yararına hükmolunan tazminatların az olduğu gerekçesiyle bozulması üzerine bozma kararı sonrasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373. maddesi gereğince bölge adliye mahkemesince bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verilmesi için duruşma açılması gerektiği-
Kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmuşsa; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı- davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacı kadına yüklenen “eşi ile tartıştıkları esnada komşular tarafından duyulacak şekilde yüksek sesle bağırdığı ve evdeki eşyaları kırıp döktüğü” şeklindeki vakıaya erkek tarafından dilekçeler aşamasında usulüne uygun bir şekilde dayanılmadığı,bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Davalı erkeğin annesinin, taraflarla birlikte yaşadığı ve erkeğin kendi annesine karşı eşini savunmadığı, yalnız bıraktığı, sık sık yurt dışına giderek eşini uzun süreli olarak yalnız bıraktığı, nüfus kaydından da anlaşılacağı üzere başka bir kadınla ilişkisinden çocuğu olduğu durumda erkeğin boşanmaya sebep olaylarda tam kusurlu olduğu-
Erkeğin, “kadının ailesine hakaret ettiği ve birlik görevlerini yapmamak için evi terk ettiği” vakıalarının sabit olduğu ve ağır kusurlu olduğu-
Hakaret edildiğine ilişkin tanık anlatımlarının soyut ve zamanı belirsiz olmasından dolayı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların eşit kusurlu olması halinde herhangi bir eş yararına maddi veyahut manevi tazminata karar verilemeyeceği- Nafaka yükümlüsünün, nafaka ödemesi için kusurunun aranmayacağı-
"Kadının sorumsuz olduğu" vakıasının usulüne uygun bir şekilde ispat edilmememesi halinde bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sesiz kaldığı sabitse boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği belirginse yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı kadının, tazminat isteklerinde faiz talebi bulunduğu halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin usule ve yasaya aykırı olduğu-
Kadına terk ihtarı çekilmesiyle beraber, kadının ihtardan önceki davranışlarının erkek tarafından affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği- Kadının ihtardan sonra gerçekleşen başkaca bir kusurunun varlığı da ispatlanamıyorsa ve erkeğin, kadına fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kadını evden kovduğu ve ihtiyaçlarını karşılamadığı anlaşılıyorsa erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-