Manevi zararın, "kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilme" olduğu; duyulan acı, çekilen ızdırabın manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabileceği; acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasaların manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiş olduğu (TMK. 24,121,158,174; TBK. 56, 58)- Davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı sabit olduğu gibi, olayın oluş şekli, söylenen sözlerin içeriği ("Siz egonuzu tatmin için avukatlık kimliğinde ısrar ediyorsunuz.") ve tarafların durumu birlikte değerlendirildiğinde; Özel Dairece de belirtildiği üzere, davalı tarafından söylenen sözlerin yaşanan olayla ilgili davacıya yöneltilmiş eleştiri ve sitem kapsamında olduğunun, hakaret niteliğinde olmadığının ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığının kabulü gerektiği-
Karşılıklı boşanma davasında, tanık beyanlarına göre; kadın eşin evlilik hayatı boyunca otuz kereyi aşkın evi terk ettiği, uzun süreler dönmediği, bir haftalık yeni doğan bebeğini dahi bırakarak evden ayrıldığı, bu şekilde evlilikte eşlerin birlikte yaşama yükümlüğüne aykırı davrandığı, ayrıca birlik görevlerini ihmal ettiği, son ayrılıkta ise diğer aile bireylerinin önünde eşine karşı ondan iğrendiğini, nefret ettiğini, sevmediğini ve istemediğini beyan ettiği, bu sözler üzerine erkek eşin kadın eşin hakaretlerine karşı tepki niteliğini aşar şekilde eliyle vurduğu anlaşılmış olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; kadın eşin süreklilik arz eder şekilde uzun süreler evini, eşini ve çocuklarını terk ettiği, herkesin önünde eşine hakaret ettiği, erkek eşin ise sürekliği kanıtlanmayan şekilde son olayda tepki sınırlarını aşarak eliyle eşine bir kez vurduğu ve birlik görevlerini ihmal ettiği şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışlarıyla tarafların, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile kadın eş yararına tazminatlara hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemi-
Eşini evden uzaklaştıran, manevi anlamda bağımsız ev temin etmeyen, kadının eğitim hakkının engelleyen eşin; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı eş yararına hükmolunan maddi tazminatın az olduğu, TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile TBK'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan, fiziksel şiddet olayından sonra taraflar barışıp evlilik birliğine devam ettiğinden; bu olayın, şiddeti uygulayan tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği- Kusur belirlemesinden sonra daha ağır kusurlu olan eş yararına yoksulluk nafakası hükmedilemeyeceği- Kusurlu davranışlar, tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Kesin sürede bildirilmeyen delillere dayanılarak kadının az kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı kadından kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da somut sebep ve delillerin tespit edilemediği, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsurunun erkeğin davasında gerçekleşmediği, bu durumda, erkeğin davasının reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakaların miktarlarının uygun olduğu ve erkeğin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık sonucu çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu hususunun hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiği-
Mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre tarafların .............. Aile Mahkemesinin .............. sayılı dosyasında görülen boşanma davasından beri fiilen ayrı yaşadıklarının, davacı erkek tarafından açılan ilk boşanma davasında davacı erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranışta bulunmak kusurunun temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinin, buna karşın davalı kadına ................ Aile Mahkemesinin ......... esas sayılı dosyasında yüklenen eşine karşı hakaret etme eyleminin sabit olduğunun anlaşıldığı, böylelikle de tarafların ilk davada ve ikinci davada kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bu husus gözetilmeden, davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı- Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği-
"Özel hayatının gizliliği" ihlal edilmek suretiyle elde edilen CD delil olarak kabul edilemeyeceğinden, eşe sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği- Ancak evlenme tarihine kadar yoksulluk nafakası alınabileceği-