Erkeğin, eşinin hastalığı ile ilgilenmemesinin kadının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu ve kadın yararına uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiği-
Boşanmanın eki niteliğindeki tazminatların boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel (ödenir) hale geldiği bilinerek faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği, dava tarihinden itibaren tazminatlara faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
İlk hüküm, kadın tarafından daha önce tazminat istememişken ilk defa son oturumda talep edilen tazminatlar hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmek üzere bozulmuş, bozma sonrası kadın tazminat taleplerini ıslah ettiğini bildirmiş olup, bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığı gibi (04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı İçt. Bir. Kararı) boşanma hükmünün bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleştiği ve maddi ve manevi tazminat isteğinin ayrı bir dava ile harç yatırmak suretiyle istenebilir hale geldiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminatın az olduğu- Ortak çocuklar yaşları itibariyle idrak çağında olduklarından ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Hakları Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngördüğünden ortak çocukların mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, genel bir değerlendirme yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Davacı kadın dava dilekçesinde boşanma talebi yanında, davalı erkek adına kayıtlı evin 1/2 bedelinin de kendisine ödenmesi talebinde bulunmuş olup, bu isteğin boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabi olduğu ve davanın açılması sırasında yatırılan başvurma harcının bu isteği de kapsadığı; bu sebeple mahkemece, davacı kadına dava dilekçesinde yer alan bu istekle ilgili olarak nispi harcı tamamlanması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu mad. 30-32) ve harç eksikliği tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi gerektiği-
Kadının delil olarak dayandığı erkeğin telefon iletişim kayıtlarının tek başına erkeğe atfedilen sadakatsizlik vakıasının ispatına yeterli olmadığı- Davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmolunan maddi tazminatın az olduğu-
Taraflar arasında açılan boşanma davasında mahkemece taraflardan davacı erkeğin tam kusurlu olmasına rağmen eşlerin eşit kusurlu olduğu kanaatine varılarak boşanmalarına karar verilmesinin ve davalı kadının maddi tazminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece verilen ilk hüküm kadın yararına verilen manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesiyle bozulmuş olup, maddi tazminat ise bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleştiği bu husus gözetilmeden kadın yararına verilen maddi tazminatın indirilerek kesinleşen konuda yeniden hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacı kadının davalı erkeğe tartışmalar sırasında "pezevenk, defol git" diyerek hakaret ettiği, erkeğin de ailesinin evlilik birliğine müdahalesine ve eşine hakaretine sessiz kaldığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı kadının ailesiyle görüşmesine izin vermediği uyuşmazlıkta, davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda kadına göre ağır kusurlu olduğu-