2. HD. 16.04.2018 T. E: 2016/17685, K: 5798-
Davalı erkeğin cevap dilekçesinde "eşinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı" savunmasına dayanmadığı anlaşıldığı, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmeyen ve davalı tarafça dayanılmayan bu vakıanın, mahkemece kendiliğinden hükme esas alınmasına ve davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmmadığı, tanıkların, tarafların ileri sürmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bir vakıayı doğrulaması da hâkimi bağlamayacağı, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin kusuru daha ağır olup, belirlenen bu kusur durumuna göre de davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
Dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinde bulunan davacının, ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında, (TMK. mad. 174/1 kapsamında) maddi tazminat talebinin bulunmasının "iddianın genişletilmesi" niteliğinde olacağı- Bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına”  şeklinde karar verilmesi gerektiği- "HMK'nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği" şeklindeki görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece, HMK. mad. 297’ uyarınca özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı direnmenin gerekçesinin de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kararda gösterilmesi gerektiği-
Yargıtay uygulamasında mal rejimi, eşya veya ziynet alacağına ilişkin taleplerin, işten ayrılma sebebiyle tazminat, kira, eşe verilen borcun geri ödenmesi, düğün, doğum, nikah gideri gibi istemlerin TMK'nın 174 maddesinin birinci fıkrası kapsamında oluşan zarar kavramı içinde sayılmamakta olduğu- Mahkemece "erkeğin eşini aldattığı, bu kusurun  yargı kararı ile kesinleştiği, kadının ise bu dosyada dinlenen tanık beyanlarına göre alkollü olarak eve geç gelmesi ve kocasını küçümsemesi nedeniyle kusurlu olduğu, ancak kusurun ağırlığının davalı erkekte olduğu" belirtilerek "davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına", "davacı kadın yararına 40.000,-TL maddi tazminat ile 20.000,-TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, hâkimin tazminat isteyen taraftan gerekli açıklamaları aldıktan sonra, koşulları varsa TMK. mad. 174/1 gereğince oluşacak zararı da dikkate alarak takdir edeceği- Tarafların 28.04.2007 tarihinde evlendiği ve ilk boşanma davasının eldeki dosya davalısı erkek tarafından 2010 yılında açıldığı, o tarihten beri ayrı yaşadıkları, dosyada bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporlarına göre; davacı kadının Üniversitede İletişim Müdürü olarak görev yaptığı, 2012 yılı Ekim ayı itibariyle net 5431.18 TL maaş aldığı, davalının ise ilaç mümessili olduğu, aylık 3.640,-TL brüt maaş aldığı, işyeri uygulamasına göre çalışanın hedeflerine ulaşması hâlinde 20.000,-TL yıllık brüt prim ödendiği anlaşılmakta olup, dosya kapsamına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, davacı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarı çok olup, mahkemece daha uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği-
8. HD. 14.02.2018 T. E: 2017/9343, K: 2145-
Eşler arasında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanamadığından, cinsel ilişkiden kaçınanın kadın olduğuna ilişkin bir delil de mevcut olmadığından, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde, her iki tarafın da, cinsel ilişki kurmalarına yönelik fiziksel bir engelin bulunmaması halinde, erkek eşin kusurlu olduğu-
Davalı kadın, boşanma davasından önce açtığı bağımsız tedbir nafakası davasından feragat etmekle tedbir nafakası isteğinden geriye dönük olarak vazgeçmiş olduğundan, tedbir nafakası istemediği yönünde iradesini bildiren davacı yararına iradesinin aksine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilemyeceği, ancak tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğinde olduğundan, feragat tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
Davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmayıp, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gereken beyanlar nedeniyle davalıdan talep edilen manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Uzman raporunda yer alan beyanlar dikkate alınarak taraflara kusur izafe edilemeyeceği- Boşanma davalarında ikrarın hakimi bağlamayacağı- Kendisini vekille temsil ettiren ve boşanma davası kabul edilen davacı kadın lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- TMK. mad. 174/1-2 uyarınca, maddi ve manevi tazminatın koşulları davacı kadın lehine oluşmamış olduğundan, bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği-