Aynı ilamdan kaynaklanan alacaklar için, aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ayrı takip başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- İlamda hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsili için ayrı; aynı ilama istinaden menkul teslimine veya gayrimenkul tahliye veya teslimine dair ayrı bir icra icra takibi yapılması durumunda, sonra başlatılan takibin iptali gerektiği- Borçlunun iptalini istediği takibin daha önce başlatılan takip olduğu anlaşılırsa istemin reddi gerektiği-
Davacının dava açarken dava konusu işçilik alacaklarının miktarını belirleyebilmesi için gerekli veri ve bilgilere sahip olması halinde dava konusu edilen alacakların belirsiz alacak olmadığının kabulü gerektiği- Talep edilecek alacak miktarının davanın açıldığı anda tam ve kesin bir biçimde belirlenmesi mümkün olmasına rağmen, "belirsiz alacak" davası şeklinde açılan davanın, hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden hemen reddedilmemesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar, somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek alacak tutarı konumunda olup kısmi davanın koşulları yoksa davacının tam eda davası açtığı kabul edilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen asgari tutar, somut olayın özelliklerine göre talep edilebilecek toplam alacak miktarı kadar değilse ve kısmî davanın koşulları da bulunmuyorsa, bu durumda mahkemece alacak miktarını netleştirmesi ve bildireceği dava değerine göre eksik harcı tamamlaması için davacıya bir haftalık kesin süre verilmesi ve verilen kesin süre içinde belirtilen eksikliğin tamamlanması hâlinde davaya tam eda davası olarak devam edilmesi, aksi durumda ise davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmiş olup bunun, alacağın belirli bir kesimi olduğu anlaşılmakla birlikte, açılan davanın belirsiz alacak davası mı; yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda açıklık bulunmuyorsa hâkimin, taleple bağlı olduğu için öncelikle, davacı tarafa bir haftalık kesin bir süre vermesi ve onun beyanı doğrultusunda açılmış olan davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemesi gerektiği (hâkimin davayı aydınlatma ödevi)- Davacı verilen bir haftalık kesin süre içinde davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş ve belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli koşullar mevcut ise, davanın belirsiz alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması; belirsiz alacak davası açılabilmesi için gerekli şartlar bulunmakla birlikte davacı açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirtmişse, bu hâlde mahkemenin davayı, kısmi dava olarak kabul edip yargılamayı sürdürmesi; üçüncü bir ihtimal olarak davacı davasının belirsiz alacak davası olduğunu mahkemeye bildirmiş olmakla birlikte belirsiz alacak davasının koşulları bulunmuyor ve fakat kısmi dava açılabilmesi mümkünse, bu durumda, mahkemece, açılmış olan davanın, doğrudan bir ara kararla bir kısmi dava olarak nitelendirilmek suretiyle görülüp karara bağlanması gerektiği-
Asıl ve birleşen davalar ile karşı dava yönünden talepler, dava konusu edilen mallar, toplanan deliller, dosya kapsamında gelinen aşama birlikte değerlendirildiğinde tefrik kararı verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı- HMK. mad. 150/1 uyarınca verilen işlemden kaldırma kararının temyiz incelemesine tabi kararlardan olmadığı, karara yönelik itirazın asıl dava ve birleşen davanın tefriken gönderileceği mahkeme tarafından incelenmesi gerekeceği- Taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Cı vekili dava dilekçesinde, dava dışı Talat idaresindeki aracın davacıya çarparak yaraladığını belirterek, 1.000,00 TL kalıcı iş göremezlik zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemi-
Tarafları aynı olan ve aynı ilamdan kaynaklanan alacakların, aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ayrı takip başlatılmasının, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle, ayrı takip yapılmaması gerektiği- Mahkemece; mükerrer olduğu iddia edilen her iki takip dosyası getirtilerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ilk takip dosyasının infaz edilip edilmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi takibe konu ilamın, ikinci takibin başlatılmasından önce bozularak kısmen ortadan kalkmış olduğu hususunun dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
Bozma sonrasında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla mesai ücreti yönünden eldeki kararda, fazla mesai ücreti tamamen reddedildiği için fazla mesai ücreti taleplerinin ıslahen artırılan kısımları için dava açılmış ve davacı vekilinin birleştirme talebi, mahkeme tarafından "usul ekonomisi" gerekçesi ile reddedilmiş olup mahkemenin, bozmadan sonra ıslah yapamayan açtığı ek davanın davacı vekilinin birleştirilmesi talebini bu şekilde reddetmesinin hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığı-
Bozma kararında, davacının “sendika üyeliğini fesih tarihinden sonra davalı işverenliğe bildirmesi ve muvazaa olgusu kabul edilse dahi davacının kök ücret yönergesinden yararlanamayacağı bu nedenle de kök ücret alacağı talebinin reddinin gerekeceği” şeklinde bozma sebeplerine yer verilmiş ve mahkemece bozma kararına uyulmuş, davacının kök ücret konusundaki alacak talebinin reddedildiği, ancak, buna rağmen davaya konu edilen işçilik alacaklarının “alması gereken ücret” adı altında yapılan hesaplamaya göre kabulü isabetli olmadığı, mahkemece yapılacak iş, davacının alacak taleplerinin, aldığı ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek ve kazanılmış usuli müktesep hakları da gözetilerek hüküm altına alınması gerektiği, kök ücret alacak talebinin reddedilmesine rağmen, davacının alması gereken ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek işçilik alacaklarının kabulünün hatalı olacağı-
Tarafları aynı olan her iki takibe dayanak ilamda, taraflara eş zamanlı edim yüklenmiş olup, ayıplı malın iadesi ile ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı taktirde belirtilen araç bedelinin tahsilinin hükme bağlandığı, borçlu şirket vekilinin de şikayetinde söz konusu aracın 2014 model olduğu ve şirket stoklarında bulunmadığından ayıplı aracın misli ile değiştirilmesinin mümkün olmadığını beyan ettiği dikkate alındığında ilamlı takip mükerrer olup mahkemece, taleple bağlı kalınarak istemin kabulü ile mükerrer takip nedeni ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Anayasanın 141/son ve HMK'nin 30. maddelerine göre; "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde, davacının duruşmaya katılmama gerekçesi "geçerli bir özür" olarak kabül edilebilir ise yargılamaya devam edilmesi ve dosyanın işlemden kaldırılmaması gerektiği-
Alacaklının daha evvel başlattığı ........ İcra Müdürlüğü'nün ..... E. sayılı, adi kira ve hasılat kiralarına ilişkin ilamsız takip dosyası derdest iken, alınan itirazın iptali ilamıyla hükme bağlanan alacaklar için aynı takip dosyasından düzenlenecek ek takip talebi ile bu alacakların takibi ve tahsili mümkün olup, ilk dosyaya bu alacak kalemlerini de içerir şekilde teminat mektubu sunulduğu da nazara alındığında anılan alacaklar yönünden ayrıca ilamlı takip başlatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu-