Faiz şikayetinin süresiz şikayet olduğu ve her zaman ileri sürülebileceği- Borçlunun şikayeti, takip öncesi ve takip sonrası faize yönelik şikayet olup, daha önce borçlu vekili banka ismi bildirdiğinden bu kez alacaklı vekilinin bildireceği bankalardan, kıdem tazminatı faiz hesabı için (hakkın) doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar kıdem tazminatı için istenebilecek faiz miktarının dosyaya celp edilen bankaların faiz oranları karşılaştırılarak, diğer alacaklar yönünden ise ilamda belirtilen tarihlerden itibaren dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar yasal faiz üzerinden bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği- Sadece takip tarihinden dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar faiz hesabı yapan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Önceden başlatılan genel haciz yolu ile takip derdest iken alınan itirazın iptali ilamıyla hükme bağlanan alacaklar için aynı takip dosyasından düzenlenecek ek takip talebi ile bu alacakların takibi ve tahsili mümkün olup ayrıca ilamlı takip başlatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu-
Islahla kastedilenin, dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu; dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine olanak bulunmadığı- Haksız fiil nedenine dayalı maddi tazminat istemli davada, dava konusu edilmeyen manevi tazminat talebin ıslah konusu yapılamayacağı-
Tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için aynı takip dosyası üzerinden alacağın tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılmasının, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edeceği-
Mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulu olduğu- Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda, bu davanın usul ekonomisi gereğince bekletici mesele yapılması gerektiği-
Takibe konu edilen alacağın, nitelik itibariyle bölünebilir olmasına rağmen, itiraz edilen miktarın, davacılar açısından "belirli" olduğu ve kısmi davaya konu edilemeyeceği- Kısmi davaya konu edilemeyecek bir alacağın ıslah yoluyla artırılmasının mümkün olmadığı-
Takibe konu ilamda hükmedilen faiz başlangıç tarihi olarak yer alan "kesinti" sözcüğünün hüküm fıkrasından çıkartılarak "dava" sözcüğünün yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına şeklinde karar verilen karar düzeltme ilamı üzerine, "usul ekonomisi" gereği düzeltilerek onama ilamına dayanılarak takibe devam olanağı bulunduğundan, bu karar da göz önünde bulundurularak, mahkemece " dava " tarihinden itibaren işletilecek faiz miktarı bilirkişi marifeti ile belirlenip, gerektiğinde icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken " yargılama devam ederken takibe konu ilam hakkında düzeltilerek onama kararı verildiği gerekçesi ile karar verilmesine yer olamadığına" şeklinde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kesilen malûllük aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin davada; çalışma gücünü en az 2/3 oranında yitirmediğinden, 506 s. K. mad. 53 gereğince malûl sayılmayan davacının durumunun, malûllük için %60 derecesini yeterli kabul eden 5510 s. Kanun hükümleri kapsamında da irdelenebilmesi amacıyla, yüzde olarak çalışma gücü kayıp oranı, malûllük olgusu gerçekleşmiş ise bunun tarihi ve buna göre aylığın başlangıcı yönlerinden Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu’ndan yeniden rapor alınarak elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları gerektiği-
Somutlaştırma yükünün, dava açılırken veya cevap dilekçesi verilirken iddia ve savunmanın dayandırıldığı vakıaların ve hangi vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmemiş olması halinde söz konusu olacağı- Boşanma davasında gösterilen tanıkların, dava dilekçesinde yer alan vakıalar konusunda dinletilmek istendiği açık ise, gerekmediği halde, "hangi tanığın hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini belirtmesinin" istenmesi ve bu yönde açıklamada bulunması için süre verilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı, gösterilen tanıkların usulünce dinlenerek karar verilmesi gerekeceği-