Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı iddiasına dayalı verilen paranın tahsili istemi-
Davalı İstanbul Borsa A.Ş.'deki kanun gereği diğer davalıya bedelsiz verilen hisselerin aidiyeti istemi-
Davalı şirketin 26.10.2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların butlanla sakat olduğunun tespiti istemi-
Kira tazminatı talepleri, işledikleri ayın sonunda muaccel hale geleceğinden bu tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmemişlerse zamanaşımına uğradığının kabulü gerektiği- Davalı yüklenici ile davacı arsa sahipleri arasındaki sözleşme her ne kadar adi yazılı sözleşme olup resmi şekil şartına uymasa da, inşaatın geldiği aşama dikkate alındığında artık geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği- Davalı kooperatifin diğer davalı yüklenici ile yaptığı sözleşme uyarınca inşaatın bir kısmını yaptığı ve davacıların da buna rıza gösterdikleri dikkate alındığında, davalı kooperatife husumet yöneltilebileceği, davalı kooperatifin süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu da dikkate alınarak bu davalı hakkında esasa ilişkin bir karar verilmesi gerektiği- Öncelikle yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup, mahallinde keşif yapılarak, inşaatın halihazırdaki durumu, teslim yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, taraflar arasındaki sözleşmeye göre arsa sahiplerine ait olan iki parselde yapılacak konutların 30.08.1991 tarihinde, geri kalan konutların 31.12.1992 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, bu konutların hangileri olduğu açıkça belirtilmediğinden bu tarihler arasında makul bir orta tarihin teslim tarihi olarak belirlenerek bu tarihten itibaren sözleşmede belirlenen 400,00 TL. maktu kira tazminatının, 04.11.1994 tarihli sözleşmeye göre belirlenen 01.01.1995 tarihine kadar uygulanması, bu tarihten itibaren ise yine sözleşmede belirlenen 800 TL.nin Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca 1 yıl süre ile uygulanması ve sonraki dönem için ise rayiç kira bedeli belirlenmek sureti ile hesap yapılması, davalı kooperatifi de davalı olarak husumet yöneltilebilceği dikkate alındığında 02.02.2010 tarihli teslim tutanağına değer verilmesi gerektiği- Ayrıca arsa sahibi ile davalı yüklenici arasındaki 21.04.1994 tarihli protokol uyarınca arsa sahiplerine 13 adet 70.000 TL. değerinde senet verilmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından bu senetlerin ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş olması halinde mahsubu gerekeceği dikkate alınarak hesap yapılması, hükme esas alınan rapordan yapılan mahsupların bu senetlere ilişkin olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
Kat malikleri yöneticiliğinin sadece kat mülkiyetinden kaynaklanan hususlara ilişkin olarak kat maliklerini adına dava açma yetkisi bulunduğundan, davacı yöneticiliğin haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası bakımından aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve yatırılan paranın istirdadı istemi-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve yatırılan paranın istirdadı istemi-
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmalardaki beyanlarında keşfen belirlenecek rayiç değer üzerinden önalım hakkının kullanılmak istendiğini belirtmiş olmasına rağmen resmi senetteki bedel üzerinden önalım hakkının kullandırılmasının "talep ile bağlılık ilkesi" ve "vekilin davayı yönlendirme hakkı" ilkelerine aykırı olduğu- Mahkemece davacı tarafa önalım bedelini depo etmesi için iki kez usulüne uygun süre vermiş olmasına rağmen bedelin yatırılmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İ. sözleşmesinin ancak yazılı delil ile kanıtlanabileceği, bu yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, bu nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da; yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği, buna göre; davaya dayanak yapılan yazılı inanç sözleşmesinin davacı ile dava dışı şahıs arasında yapıldığı, son malikin ise taşınmazı dava dışı kişiden satın aldığının anlaşıldığı, bu durumda; aradaki zincirin tamamlanması için bu kişilerin davada taraf olması gerekeceğinden, süre verilerek anılan kişilerin davaya dahil edilmesinin sağlanması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği, ayrıca; davacının Yunan uyruklu olması nedeniyle ile Tapu Müdürlüğünden, Yunan uyruklu davacının taşınmaz edinmesine engel bir durum olup olmadığının sorulması, ondan sonra yabancıların mülk edinmelerine ilişkin 2644 Sayılı Tapu Kanununun 35. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği-
Evli ve 3 çocuk sahibi olan işçinin, aynı işyerinde çalışan dava dışı evli bir işçi ile gönül ilişkisi yaşadığı, davacının bu davranışının işin normal yürüyüşünü ve işyerindeki çalışma ortamını olumsuz etkilediği ve davacının bu davranışının doğruluk ve bağlılığa aykırı olup; güven ilişkisinin zedelendiği, işverenin iş akdini feshinin özel hayata müdahale olmayıp, işverenin feshinin 4857 sayılı kanunun 25/II. maddesi kapsamında haklı nedene dayandığı-