Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka kamu düzenine, kişilik haklarına (TBK. mad. 27) veya dürüstlük kurallarına aykırı (TMK. mad. 2) olduğu için geçersiz sayılan Avukatlık Ücret Sözleşmeleri- (TBK.’nun 26 ve 27. maddelerinin, avukatlık ücret sözleşmeleri bakımından da geçerli sınırlamalar olup, bu sözleşmeler bakımından da uygulanması gerektiği; avukatlık ücret sözleşmelerinin de ahlaka, kamu düzenine ve hukuka aykırı olmaması gerektiği, bunun tesbiti için, tarafların sözleşme ile amaçladıkları çıkarların dengede olması gerektiği gözönünde bulundurularak, sözleşme ile bir taraf için sağlanan hak ve menfaate denk düşmeyen ve fahiş olan menfaatin karşı tarafa sağlanmış olmasının -örneğin; sözleşmede kararlaştırılmış olan ücretin, müddeabihin tamamına yakın olmasının- iyiniyet kurallarına aykırı sayılacağı ve avukatlık ücret sözleşmesini geçersiz kılacağı)-
Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek, sözleşme tarihinde satış bedeli olarak verilen paranın taşınmazın iadesinin talep edildiği dava tarihi itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki ar­tışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki ar­tışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortala­maları alınmak sureti ile uyarlama sonucu ulaşacağı alım gücü, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar dikkate alınarak ve bu konuda uzman bilirkişi veya konusunda uzman mali müşavir veya muhasebeci, bankacı ve hukuk­çudan oluşan üç kişilik bilirkişi kurulundan, gerekçeli denetime elverişli rapor alınarak belirlenmeli, bu yolla belirlenen paranın reel değerinin alıkoymada (hapis hakkında) hükme esas alınmasının gerekeceği-
Yönetim planında yasaklayan bir hükmün bulunmaması koşuluyla tapuda mesken olarak kayıtlı bağımsız bölümlerin doktor muayenehanesi olarak kullanılmasına yasal bir engel bulunmadığı-
Dava konusu işyeri kiralanırken işyerinin bulunduğu iş merkezinin önemli ticaret merkezlerinden biri olduğu ancak alışveriş merkezlerinin hızla çoğalması nedeniyle önemini zamanla yitirdiği ve iş merkezinde pek çok işyerinin kapandığının anlaşıldığı, uyarlama şartlarının oluştuğu gözetilerek, kira parasının adalete uygun ve sözleşmenin başlangıcındaki adaleti sağlayıcı şekilde indirimine karar verilmesi gerekeceği-
Yasal süresi içerisinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ileri sürülmemiş olan zamanaşımı definin, davanın ilerdeki aşamalarında ıslah yoluyla ileri sürülebilmesinin mümkün olduğu-
Dava konusu taşınmazları harici satım bedeli iade edilinceye kadar davalının eşinin elinde bulundurma hakkının olduğu, eşi adına taşınmazları kullanan davalının da haksız ve kötüniyetli olmadığı gözetilerek davanın reddinin gerekeceği-
Kooperatif ile ortağı arasındaki zamanaşımı 5 yıl olup, BK’nun 146. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımının bu davada uygulama yeri olmadığı- Davalı taraf davacının istediği yerde değil de, davalı ........ Kooperatifleri Birliğinin elinde ön tahsis protokolüyle kararlaştırılan yer dışında arsanın var olduğu beyan edildiğine ve davaya konu edilen yeri davacıya vermek istememelerine göre, davalıların bu eylemlerinin TMK’nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyete uygun olup olmadığı, denkleştirme suretiyle davacı yanın beyan edilen arsayı kabul etmesinin gerekip gerekmediğinin ve davacı yanın beyan edilen arsayı kabul etmemesinin yine TMK’nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyete uygun olup olmadığı üzerinde durulmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesine göre yapılan inşaat ferağ aşamasına gelmiş ise, sözleşmedeki bu edimini yerine getirmeyen arsa sahibinin inşaatın gecikmesinden söz ederek gecikme tazminatını talep etmeye hakkının bulunmayacağı-
Davalı kötüniyetli olmayıp, Kurumu yanıltmamış, kötüniyetli olduğu kanıtlanamamış, iyiniyetli zenginleşmede zenginleşme hiç olmasaydı bulunulan durumdan daha kötü duruma düşürülemeyeceği ilkeleri karşısında, ödenen ölüm aylığının istirdadının mümkün olamayacağı-
Kooperatif ortaklığının tespiti istemine ilişkin davada, davacının üç pay için ortak olduğunu iddia ettiği tarihten itibaren aidat ödemediği, kooperatif genel kurullarına katılmadığı, tespiti istediği paylarla ilgili kooperatif defter ve kayıtlarında bilgi bulunmadığı anlaşıldığından davacının, uzun yıllar boyunca kooperatifle bağlantı kurmaması, aidat ödememesi, genel kurullara katılmaması, diğer ortaklar gibi yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve 10 yıl sonra eldeki davayı açmasının TMK. mad. 2 hükmüne aykırı düşüp düşmediğinin değerlendirileceği-