Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren olup, işyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, 506 Sayılı Yasa uygulaması yönünden aracıdan söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacağından, hizmet tespiti davasında husumetin asıl işverene değil, hizmet akdinin tarafı olan bağımsız işverene yöneltilmesi gerekeceği-
Davacının 01.07.1995 tarihinde başlayan 2926 sayılı Yasa kapsamındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığı, 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaya başlaması nedeniyle 30.05.1996 tarihinde sona ermiş, davacının SSK'lı çalışmaları kesintili olarak 13.10.2004 tarihine kadar sürmüş, 2003, 2004 yılındaki çalışmaları kesintisiz sürmüş olup makul süreyi aşmış olması karşısında bu tarihten sonra 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılığını sürdürmek konusundaki iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvuru veya ürün bedelinden kesinti ya da prim ödemesi eylemi gerçekleşmediği halde geçmişe yönelik tarım Bağ-Kur sigortalılığı tespitine yol açacak şekilde hüküm kurulamayacağı-
Yargıtay uygulamasında, işveren karşısında daha zayıf ve güçsüz durumda bulunan bir çalışanın, işverence sağlanması muhtemel bir mali hakka kavuşmadan önce, o hakkın ön koşulu olarak kendisinden istenilen bir taahhütnameyi gerçek ve özgür bir iradeyle imzalamış olamayacağı benimsenmekte olduğundan bu tür taahhütnamelere geçerlilik tanınmadığı-
Yargıtay uygulamasında, işveren karşısında daha zayıf ve güçsüz durumda bulunan bir çalışanın, işverence sağlanması muhtemel bir mali hakka kavuşmadan önce, o hakkın ön koşulu olarak kendisinden istenilen böylesi bir taahhütnameyi gerçek ve özgür bir iradeyle imzalamış olamayacağı benimsenmekte ve bu nedenle de, bu tür taahhütnamelere geçerlilik tanınmadığı-
Davacı makbuz ve faturaların alınması ve onaylanmasından sorumlu danışman olarak işyerinde çalışmakta olduğundan aktin belirli süreli sayılması için objektif neden olmadığı-
Davacı işçi işe başlatılmaması nedeni ile iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği tarihteki ücreti üzerinden boşta geçen dört aylık ücret ile dört aylık işe başlatılmama tazminatını talep etmiştir. Davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği tarihte aldığı ücret taraflar arasında ihtilaflı değildir. Kaldı ki davalı tarafça bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya da açıkça itiraz edilmemiştir. Davacının talep ettiği alacak likit olup, davalı tarafça da bilindiğinden, mahkemece davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Özellikle ehliyetnamesi olmasına karşın daha önce iki kere kaza yaptığından bu işe yatkın olmadığı gerekçesiyle kendisine araç kullandırılmayan davacının taşıma işinde görevlendirildiği ve araç yükleme konusunda eğitim verilip verilmediği, istihap haddinin aşılıp aşılmadığı ve bunun kazaya etkisi hususları da değerlendirilmek suretiyle işverenin iş kazasının meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranının tespiti ile varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosyanın sağlıklı bir şekilde incelenip, yargılamanın en kısa sürede en sağlıklı biçimde tamamlanması ve işçi alacaklarına ilişkin uyuşmazlıkların en kısa sürede çözümlenmesinin asıl olduğu-
Somut olayda 1991 yılında meydana gelen bir iş kazasından dolayı işgöremezlik oranının saptanmasına ilişkin dava bu güne kadar süregelmiş olup, adaletin gecikmesi de en büyük adaletsizlik olduğundan, kanunun açık hükmü gereğince mahkemece Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporla işin sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
İşçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı belirlenen ücret üzerinden tazminat ve alacak hesabı yapılmasının gerekeceği-