Varlığı kural olarak kabul edilen bu çalışmanın hangi süreleri kapsadığı, çalışma dönemi içinde mevsime bağlı olmayan dönemlerde de işveren bildirimlerinde yer alan giriş çıkışların gerçekte söz konusu olup olmadığı, böylece davacının sürekli ve bir bütün olarak hiçbir kesintiye uğramadan tam süreyle çalışmasının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda, yukarıda açıklanan şekilde hüküm vermeye yeterli araştırma yaparak, gelen kayıtlar ve dinlenen bordro tanıklarının beyanlarını birlikte değerlendirmek, konusunda uzman bilirkişiden rapor almak ve bu suretle varılacak uygun sonuç çerçevesinde davacının çalıştığı sürenin tespitine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemenin davacının çalıştığını kabul ettiği dönemde komşu apartman apıcıları ve dava konusu apartmana yakın bakkal ve apartman yöneticilerini şahit olarak dinleyerek, davacının tüm mesaisini davalı apartmana hasredip etmediği, davacının davalı apartmanın kapıcı dairesinde oturup oturmadığı, keza, davacının davalı apartman dışında başka bir apartmana hizmet verip vermediği, davalı apartmanın büyüklüğü, daire sayısı, bahçesi olup olmadığı, varsa büyüklüğü, ısınma sistemi araştırılıp, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak çalışmanın part-time olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar vermek, part-time çalıştığının kani ü halinde ise, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğu hususunda bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptamasının gerekeceği-
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, 1003619.034 sicil nolu büfe işyerinden yapılan bildirimler esas kabul edilerek, bildirilmeyen süreler yönünden de tespit kararı verildiği anlaşılmakta olup, davacının çalışmalarının ise, dayalı işverene ait otobüs işyerinde geçtiği ileri sürüldüğünden, büfe işyerinde gerçekleşen çalışma olup olmadığının, davacıdan sorularak elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Bir kişinin tüm çalışma süresi boyunca hafta tatili kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan davalı tanıklarının işyerinde ayda iki hafta tatili çalışması yapıldığını beyan etmesine rağmen tüm hafta tatillerinde çalışıldığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğu-
Davacının aynı işyerinde sigortalı hizmeti sona ermekle birlikte Emekli Sandığına tabi hizmetinin dava tarihinde halen devam ettiği, çalışmanın kesintisiz olduğu belirgin olmakla hizmet tespiti davası açmak için yasada öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu kabule olanak bulunmadığı-
Sözleşmesinin 16.maddesinde davalının 2.fıkrada belirlenen koşul dışında kamuya nakil hakkından vazgeçtiği açıkça yazılı olup; sözleşmenin taraflar için bağlayıcılığı karşısında davacının artık bu sözleşme dışında talepte bulunmasının mümkün olmayacağı-
Bir kişinin tüm çalışma süresi boyunca hafta tatili kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan tüm hafta tatillerinde çalışıldığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olacağı-
Davacının istek konusu dönemde yıllar itibarıyla hangi sürelerle çalıştığı belirlenmeli, ara verme sürelerinin 29.02.2005 öncesi için her defada 10 günü aşıp aşmadığı, bu tarih sonrası için ise yıl içindeki ara vermelerin 35 günden az olup olmadığı belirlenmeli, buna göre toplu iş sözleşmesi ile protokoller çerçevesinde emek zammından yararlanma koşulları her bir dosya bakımından araştırılmasının gerekeceği-
Hizmet tespiti davalarında iddia edilen ücret usulün 288. maddesindeki sınırları aşıyorsa ispat yazılı delile dayandırılmalıdır ve bunun yanında, usulüne uygun olarak düzenlenmiş olmaları koşuluyla; işçinin ücretini gösteren makbuzlar, banka kayıtları, ücret bordroları ve ticari defterler ile de ücretin ispatının mümkün olacağı-