Otel, lokanta, eğlence yerleri gibi işyerlerinde müşterilerin hesap pusulalarına belirli bir yüzde olarak eklenen paraların, işverence toplanarak işçilerin katkılarına göre belli bir oranda dağıtımı şeklinde uygulanan ücret sistemine “yüzde usulü ücret” denildiği, bu usulün uygulandığı işyerlerinde fazla çalışma ücretinin, 4857 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde öngörülen yönetmelik hükümlerine göre ödeneceği, yüzde usulü ya da parça başı ücret ödemesinin öngörüldüğü çalışma biçiminde fazla çalışmaların, saat ücretinin % 150 zamlı miktarına göre değil, sadece % 50 zam nispetine göre hesaplanacağı-
Sigortalılığa ilişkin hizmet tespiti davaları sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, bu davalarda kişi iradesi belirleyici etkiye sahip olmadığından hakimin kendiliğinden araştırma yetkisine sahip olduğu, işçilik haklarına ilişkin davalarda ise, hakimin kendiliğinden araştırma yapamayacağı, bu tür davalarda tarafların bildirdiği deliller dışında delil toplanmasının olanaklı olmadığı, nitekim SGK’nın bu davalarda davalı sıfatının da bulunmadığı, ayrıca her iki dava türünün temyiz incelemesi Yargıtay’ın farklı Dairelerince yapılmakta olduğundan, davaların birlikte görülmesi halinde farklı uygulamalar ortaya çıkabileceği, bu itibarla mahkemece hizmet tespiti davası işçilik alacakları davasından tefrik edilirken sigorta primine esas kazancın belirlenmesine yönelik istemin tefrik edilmeyip işçilik alacakları davası ile birlikte görülmesinin doğru olmadığı-
Gemi adamının fazla çalışmalarının aylık maktu ücrete dahil olduğunun iş sözleşmesinde belirlenmesi halinde, haftalık yetmiş iki saati ya da günlük on dört saaati aşan çalışmaların aylık maktu ücrete dahil olmadığının kabul edilmesi gerektiği-
Davacının banka hesabına davalı tarafça yatırılan miktarlar nazara alındığında davacının belirttiği miktarda çalıştığını ispat ettiği, bu nedenle davacının işçilik alacaklarının bu miktarlar üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması ve yine davacının banka hesap ekstresi nazara alınarak davacının çalışma süresi boyunca ücret alacaklarının tam olarak ödenip ödenmediği tespit edilerek ücret alacağı hususunda yeniden bir karar verilmesi gerekeceği- İş yerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği-
Davacının, yıllık yasal sınır olan 270 saatten fazla mesai yaptırıldığı ve bu hususun çalışma şartlarının uygulanmaması olduğu iddiasıyla iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürdüğü olayda, her yıl için fazla çalışma yapmaya muvafakat ettiğine ilişkin verdiği bir belgenin dosyada bulunmadığı, ücrete, fazla çalışma karşılıklarının dahil olmasının ise, peşinen muvafakat niteliğinde olmayıp, mahkemece 270 saati aşan çalışmaların varlığının araştırılıp var olduğunun tespiti halinde, davacının fesih hakkının doğduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde faiz istenmiş olması kaydıyla, miktar artırmak suretiyle yapılan kısmi ıslahta ayrıca faiz istenmesi gerekmeyeceği, hal böyle olunca, ıslah edilen alacak miktarları yönünden de faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile aksi şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Aylık ücretinin sadece sefer priminden oluştuğunu ikrar eden yurt dışı tır sürücüsünün asgari ücret talebinin reddedilmesi gerekeceği; Avrupa ülkelerinde hafta tatili günlerinde tır kullanma yasağı olduğundan, hafta tatili ücretinin de reddedilmesi gerekeceği-
Çalışma koşullarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği- Bununla birlikte çalışma koşullarının değiştirilmesi aynı zamanda koşullarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, İş. K. mad. 24/(II-f) bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih nedenleri arasında sayılmış olduğu, bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği, bununla birlikte, çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesinin işverence feshi halinde, ihbar ve kıdem tazminatlarını talep hakkı doğacağı- 
Davacının davalı asıl işverene ait işyerinde son alt işveren davalı şirketinin işçisi olarak çalıştığı, alt işverenin asıl işveren nezdinde asıl iş olan elektrik hizmetine ilişkin inşaat işlerini yaptığı, davacının da inşaat ustası olduğu, hizmet cetveli, taraf ve tanık beyanlarından anlaşılmış olup, davacının iş akdinin aynı işte ve aynı asıl işveren nezdinde her yıl ihale alan farklı alt işverenlere bağlı olarak devir gördüğü, bu nedenle her seferinde sona ermiş sayılamayacağı, davacının işinin kesintisiz şekilde 5 yıl 6 ay 10 gün sürdüğü, akdin belirsiz süreli sayılması gerektiği, davalı son alt işveren şirketi tarafından diğer davalı ile sözleşmesi yenilenmeyeceğinden; davacının da sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin davacıya açıkça yazılı olarak bildirildiği ve davacıya kıdem tazminatının kısmen ödenerek işine son verildiği anlaşıldığından; davacının iş akdinin sona ermesinde davacıdan kaynaklanan bir haklı neden bulunmadığından davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, çalışma süresine göre hesaplanan ihbar süresinde yazılı olarak bildirim yapılmış olması nedeniyle ihbar tazminatına hak kazanmadığı- Bilirkişi tarafından hesaplanan kıdem tazminatı, izin alacağı, fazla çalışma alacağı, genel tatil ve çalışma alacağı; hayatın olağan akışına göre hastalık, mazeret gibi haller gözönüne alınarak hesaplanan miktardan %30 takdiri indirim yapılması gerektiği değerlendirilerek bu hususun hesaplamada dikkate alındığı-
Yargıtay Dairesinin mahkemeye; usûl ekonomisi ilkesi çerçevesinde, uyulan bozma kararı gereğinin yerine tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğu getirdiği- Mahkemenin hükmüne uyduğu bozma ilamında, Bölge Çalışma Müdürlüğünce tanzim edilen raporun beyanlara dayanarak hazırlandığından yazılı delil sayılamayacağı belirtilerek fazla mesai tahakkuku bulunan ayların hesaplamalarda dışlanması, fazla mesai süresi hesap edilirken ara dinlenmenin düşülmesi ve fazla mesainin çıplak ücretten hesap edilmesi gerektiği- Yargıtay Dairesinin bozma ilamında bulunan fazla mesai süresinin ara dinlenme mahsup edilmeden tespit edildiği belirtildiği için, sadece ara dinlenme süresinin mahsubu ile bulunacak fazla mesai süresi üzerinden hesaplama yapılması gerektiği- Bozma ile davalı yararına oluşan kazanılmış hakkın ihlali ile bozma öncesi miktardan daha fazlasının hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-