İİK'nun 280. maddesine göre malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği- Bir başka mahkeme kararı ile davalılar borçlu ve üçüncü kişi arasındaki taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptaline dair verilen karar ke­sinleşmiş olup, bu taşınmaz 13.12.1995 tarihinde üçüncü kişi tarafından borçluya, onun tarafından da 11.2.2000 tarihinde tekrar üçüncü kişiye satıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğunun kabul edildiği; dava dışı bir diğer taşınmazda da davalıların 1995 yılından beri belli hisselerle malik oldukları görüldüğünden, davanın kabulü ile davalılar aralarındaki taşınmaz satışına ilişkin tasarrufunu davacının takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Yapılan satışta edimler arasında aşırı farkın bulunduğu, İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının da dinlenemeyeceği buna ilaveten 3. kişi vekili tarafından verilen dilekçelere göre da­valı 3. kişinin, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu da nazara alınmadan (İİK. 280/I) yazılı şekilde davanın reddine karar verilemeyeceği-
Borçluların borcun doğumundan sonra adlarına kayıtlı taşınmazlarını tapudaki değerleri ile gerçek değerleri arasında fahiş fark olacak şekilde ve borçluların mali durumunu bilebilecek olan şahıslar olarak taşınmazlarını devrettiklerinden bahisle 6183 sayılı K. uyarınca açılan tasarrufun iptaline ilişkin davanın kabulünün isabetli olduğu- 6183 s. Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesinin gerekeceği-
Alacaklının haczine konu alacağın gerçek olmadığı anlaşıldığından hacizli malların yed-i emin olarak üçüncü kişiye bırakılması gerektiğine ilişkin açılan davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının haczine konu alacağın gerçek olmadığı anlaşıldığından açtığı davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları mali durumu ile alacaklılara ızrar kastını bilen diğer davalılara satan davalı borçlu aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının kabul edilmesi gerekeceği-  Her bir davalının kendi yaptığı tasarruf üzerinden ayrı ayrı karar harcı ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulması gerekirken tüm davalıların tasarrufların tamamından sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmazlar üzerindeki ipotekler dikkate alındığında, bir parsel dışındaki taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile rayiç bedelleri arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte, borçlu olan karı-kocanın taşınmazlarının kısa aralıklar ile davalılara satması ve davalının bu satışların bir kısmında üçüncü kişi bir kısmında dördüncü kişi olması karşısında, borçlunun ekonomik durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu görüldüğünden, tasarrufun iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile rayiç (gerçek) bedelleri arasında fahiş fark bulunmakla birlikte 2 yıllık süre geçmiş olduğundan, İİK'nin 278/3-2. maddesi gereğince iptalinin mümkün olmadığı, ancak 2 yıllık sürenin aşılmış olmasının tek başına iptal talebinin red­dini gerektirmeyeceği, borçlu ile bu parselleri satın alan aynı yerde oturduklarından, mahkemece İİK. mad. 280'de yer alan şartlarının değerlendirilmesi gerektiği-
İİK'nun 280/1.maddesine göre, malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarını zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinme­sini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edileceği- Dava konusu taşınmaz borçlu tarafından borcun doğumundan son­ra borçlu ile aynı köyde oturan ve o köy nüfusuna kayıtlı amcasının torunu ile evli olan üçüncü kişiye aynı gün 6 parça taşınmaz satmış, yine aynı köyde oturan ve aynı yer nüfusuna kayıtlı uzaktan akrabası olan davalı üçüncü kişiye de 2 parça taşınmaz satmış olduğundan, davalı üçüncü kişilerin borçlunun mali durumunu ve zarar verme kastını bildiği veya bilebi­lecek durumda olduğu sabit olup mahkemece, davanın kabulüne karar vermesi gerekeceği-
Cebri icradan satılmış olan araçlarla ilgili olarak, icra dosyasında takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise bu bedelin tahsiline aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, diğer araçla ilgili değer tesbiti yaptırılarak, satış bedeli ile rayiç bedeli arasında fahiş fark olup olmadığı, davalı şirketlerin faa­liyet konuları ve tacir olan şirketin araç satışı ile ilgili ödeme belgelerinin araştırılarak ve ayrıca bu araçları satın alanların borçlular ile belirtilen yakınlıklar nedeni ile İİK'nun 280.maddesinde belirtildiği şeklinde, borçluların durumunu bilen veya bilebilecek şahıslardan olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- Dava konusu aracın ve dorsenin, K belgesindeki eksikliğin gideril­mesi için borçlu şirkete devredilip geri aldığını belirttiğinden, bu araçların önceden davalıya satış yapılıp yapılmadığı trafik kayıtlarından kontrol edilerek, davalının iddiasının teyit edilmesi gerekirken bu hususun araştırılmadığı ayrıca araçlar üzerinde borçlu şirket lehine konulmuş Esnaf Kefalet Kooperatifinin rehni bulundu­ğundan davalı borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi gerektiği değer­lendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-