Bononun geriye ciro ile iktisabı hâlinde, senedi devralanın, devretmeden önceki durumuna (senedi elinden çıkarmadan önce içinde bulunduğu duruma) dönmekte olduğu; başka bir deyişle, senedin, düzenleyene geriye ciro edilmesi hâlinde, keşidecinin kimseye başvuramayacağı, senedin cirantalarının borçtan kurtulacağı, ancak senedi geriye ciro ile devralan kişinin bunu bir başkasına ciro ile devredebileceği- İkrarın; "görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesi" olduğu- Dava konusu bono nedeniyle keşideci aleyhine açılan ceza davasında, "tanık" sıfatıyla "davalıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, bonoda ciranta olarak davalının imzası bulunmasına rağmen, senedi davalıdan değil dava dışı keşideciden (sanıktan) aldığını" belirten davacının ceza davasındaki bu beyanının mahkeme önünde ikrar niteliğinde olduğu- Davacının söz konusu ikrarı ile taraflar arasında hukuki ilişkinin bulunmadığı hususu da kabul edildiğinden, davacı bonoda şeklen hamil olarak gözükse de, anılan ikrarı karşısında, ciro zincirinin kopuk olduğu ve bu hususu ikrar eden davacı hamilin davalıya başvuramayacağı-
Sigara üretiminin yapıldığı işyerinde, üretim süreci tüm aşamaları ile birlikte değerlendirildiğinde dava dışı şirketlerce ham ve yarı mamul malzemelerin forkliftlerle işlenmek üzere diğer birimlere taşınması, depo alanlarında istiflenmesi ve depolanması işlerinin asıl işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmeyen bir parçası olduğu, zira bu işlemler asıl işin bölünemez bir parçası olup, gerçekleştirilmediğinde üretim sürecinin yürütülmesinin mümkün olmadığı- Davacı işçinin emir ve talimatları davalı işveren yetkililerinden alması, işe alım ve işten çıkarmada davalı işveren yetkililerinin söz sahibi olması, forklift temininin davalı işveren tarafından sağlanması hususları da gözetildiğinde, dava dışı şirketlerin sözleşme ile üstlendikleri mal veya hizmet üretimi için belirli bir organizasyona, uzmanlığa ve bağımsızlığa sahip olmadıkları; bir başka deyişle üretim ya da hizmet sunumuna ilişkin ekonomik faaliyetin bağımsız yönetimini üstlenmedikleri hizmet alım sözleşmesinin işçi teminine yönelik olduğu ve yasanın aradığı unsurları taşımadığı- Sonuç olarak; davalı işveren ile dava dışı şirketler arasında 4857 s. İş K.’nun 2. maddesine göre, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmayıp asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yasal unsurlarını taşımadığından ve davacı başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılacağından işyerinde davacı ile aynı işi yapan ve aynı vasıftaki emsal işçilere ödenen ücretlerin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Bedeli ödenerek satın alınmış ve emanet edilmiş altının iade edilmemesi nedeniyle açılan alacak istemine ilişkin davada; davalının, iş yerinde çalıştırdığı diğer davalının fiilerinden sorumluluğunun, TBK m.66'da düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında olduğu, davalının yargılandığı ve mahkumiyet aldığı ceza dosyasındaki beyan ve ikrarlarının davalıyı bağlayacağı, o halde; bütün davacılar için davalının da sorumlu tutulması gerektiği-
Sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1985 olduğuna ilişkin davacı iddiasının, toplanan delillerle kanıtlanıp kanıtlanmadığına ilişkin uyuşmazlıkta; davalı işverence düzenlenen işe giriş bildirgesinin süresinde Kurum kayıtlarına girdiği, bildirge ile birlikte verilen sigorta sicil numarasını davacının hâlen kullanmaya devam ettiği, komşu işyeri olan fırında çalışan davacı tanığının, davacının davalı işyerinde çalıştığını doğruladığı ve ayrıca davalı işverenin de davacının 01.06.1985 tarihinde bir iki gün çalışmış olabileceğini beyan ettiği dikkate alındığında; davacı iddiasının toplanan delillerle kanıtlandığı sonucuna varıldığı-
Davacının dava konusu taşınmazı bankadan kredi kullanabilmek için sonradan iade şartıyla davalıya devrettiğini, davalının temin ettiği kredilerin kendisi tarafından ödendiği ve taşınmazda 2004 yılından bu yana oturduğu iddia ettiği inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında davalı cevap dilekçesinde ve eşi olan diğer davalı ile aralarındaki boşanma davasında verdiği cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu ve inançlı işlem kendisine devredildiğini ikrar ettiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlemlerin; yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanacabileceği- Davalı tarafın, ianaçlı işlemi ikrar etmesi halinde ispatın gerçeklemiş sayılacağı- Taşınmazın inançlı işlem ile devri nedeniyle oluşan alacak-verecek miktarının saptanması, bu kapsamda ilgili bankadan tarafından temin edilen kredinin kim veya kimler tarafından ödendiği hususları üzerinde durulması, buna ilişkin kayıtların getirtilmesi, varsa kredinin tarafından yatırılan miktarının tespiti ile bu bedeli mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi, yatırdığı takdirde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerektiği-
HMK mad. 188 uyarınca; tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıaların çekişmeli olmaktan çıkacağı ve ispatının gerekmeyeceği- Doktrin ve Yargıtay, dar anlamda ikrarı, görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesi olarak tanımladığı-
İ.lı işlemin yazılı delil ya da yemin delili ile ispatlanabileceği; yazılı delil başlangıcı bulunmayan hallerde ise tanık delili ile inançlı işlemin ispatının mümkün olmadığı- Tarafların veya vekillerin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar çekişmeli olmaktan çıkacağından ispatın gerekmeyeceği-
Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine bulunduğu ve bu yasal karinenin aksini ileri süren havalecinin, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Davalının, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını kabul ettiği ve fakat vakıanın hukuki niteliğinin farklı olduğunu ileri sürerek gerekçeli (vasıflı ) ikrarda bulunduğu; vasıflı ikrarın bölünmeyeceğinden bahisle ispat yükünün davacıda olduğu- Yemin teklifinde bulunulması için, yemin deliline dayanılmasının gerektiği-