Şirkete çıkartılan gerekçeli karar ve davacı temyiz dilekçesinin tebliğine dair tebligatın usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmakla; Öncelikli olarak tebligatın Tebligat Kanun'unun 12, 13.maddesine göre tebliği, tebligat imkansızlığı halinde ise Tebligat Kanun'unun 35.maddesi hükmüne göre şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine tebligatın yapılarak, tebligat parçasının dosyaya eklenmesi gerektiği-
Tasfiye halinde olan şirketlerin tasfiye memurunun Ticaret Sicili Müdürlüğü'nden bildirilen adreslerine iş akitlerini isteyen Mahkeme müzekkerelerinin tebliğe çıkarılarak, normal tebligatın bila tebliğ dönmesi halinde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılması gerektiği-
Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin icra mahkemesince duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği-
Borçlu şirketin, icra emrinde belirtilen adresine, satış ilanı tebliğinden önce, usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat olmadığından, bu adrese Tebligat Kanunu'nun 35/1.maddesine göre satış ilanı tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu- Borçlu şirketin, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olmadan TK'nun 35. maddesine göre sicildeki adrese yapılan satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olduğu gibi, ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkmış ve iade edilmiş bir tebligat olsa dahi, yapılan tebligatta, tebliğ evrakının bir nüshasının binanın kapısına asılıp asılmadığı belirtilmediğinden, 35. maddeye göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, bu haliyle de usulsüz olduğu- Şikayetçi borçluya TK.nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatta, tebliği çıkaran merci tarafından, bu adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için, tebligatın, TK.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmediğinin anlaşıldığı, tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği’nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebliğ memurunun kendiliğinden TK.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapmasının kanuna aykırı olduğu-
Kendilerine usulünce tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresinin meçhul sayılacağı- Davalıların adres kayıt sistemindeki adresleri araştırılıp şayet oradan bir sonuç alınamazsa ilanen tebligat yoluna başvulması gerektiği- Adres kayıt sistemi adresleri araştırılmadan belirtilen davalılara doğrudan ilanen tebligat yapılmasının savunma hakkını kısıtlar mahiyette olduğu-
Takip dosyası kapsamında bila tebliğ edilen bir tebligat bulunmadığından, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin, aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne göre usulsüz olduğu-
İlk çıkan tebligat usulsüz olduğundan T.K. mad. 35 'e göre yapılan tebligatın da geçersiz olduğu-
Borçlu şirketin ticaret sicili adresine tebligat yapılabilmesi için, bu adrese daha önce bir tebligatın çıkarılması gerektiği; ancak tebligatın yapılamamış olmasının yeterli olduğu- 
Tebligat yapılacak şahsın bilinen en son adresine tebligat yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağı- kendisine tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri bulunamayan tebligat muhatabının, adresinin meçhul sayılacağı- İlan yolu ile tebligat, başvurulacak en son yol olduğundan, mahkeme, muhatabın adresini resmi ve özel Kurum ve dairelerden veya zabıta aracılığıyla soruşturarak tespit ettirebileceği- İlanen tebliğde, ilan metninin mahkeme ilan tahtasına asılması yoluyla da ilan edilmesi gerektiği-
Gerekçeli karar, davalıya, davacı tarafından bildirilen'adresine tebliğe çıkarılarak, tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmış ise de, daha önce bu adrese usulüne uygun yapılmış bir tebligat bulunmadığı, gerekçeli kararın adı geçen davalıya tebliği Tebligat Kanunu'na uygun olmadığından davalının temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı gerekçesiyle, davanın, HMK'nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin görevsizliği nedeniyle, dava dilekçesinin reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-