Bölge adliye mahkemesince, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalıya ait üç katlı binanın .......... m2 lik taşkın olan kısmı yönünden, temliken tescil talebinin en önemli koşulu olan iyiniyetli yapılanma durumunun söz konusu olmadığı gözetilerek, bu kısım yönünden de temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçeleri ile davalının irtifak hakkı kurulması veya temliken tescil talebinin reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ........... tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22.maddesinin (a) bendi uyarınca uygulama çalışmasının yapılmış olmasının, tesis kadastrosu ile yapılmış olan tespit ve sınırlandırmanın hatalı olduğunu ve yetersiz kaldığını gösterdiği, 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesine göre yapılan uygulama sonucunda halen taşkınlık var ise de, bu durumun davacının kötü niyetli olduğunu söylemek için yeterli olmadığı, mahkemece, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalıya ait üç katlı binanın ............. m2'lik taşkın olan kısmı yönünden, TMK’nın 725. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmazın yapılan kur’a çekimi sonrasında davacıya isabet ettiği, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı ancak temlike esas tescil senedinin düzenlemesi sırasında hem davacının hem de davalının vekillerinin aynı olması ve isim benzerliği sonucunda sehven davalıya ait vekaletnamenin kullanıldığı, tapu kütüğünde ise gerçek alıcı olan davacının isminin yazıldığı, aradan geçen yirmi yedi yıl sonra idari işlem ile davacıdan habersiz olarak tapu sicil kaydının senede uygun hale getirildiği, bu süre zarfında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı, bu hali ile taşınmazın gerçek malikinin davacı olduğu anlaşılmakla, alıcı vekili tarafından yapılan hata sonucunda davalı lehine resmi senet düzenlenmiş olmasının, iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde davalıya bir hak kazandırmayacağı-
HMK 376 gereğince açılan hükmün iptali isteği- Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir şerhi işlendiğinden, davalının, diğer davalı ile davacı arasındaki davadan haberdar olmadığından bahsedilemeyeceği, davalının TMK 3 anlamında iyiniyetli olmadığı
Dava konusu çeke hamil olarak görünen davalı bankanın çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat yükü davacı tarafa ait olup, dava konusu çekin davacının çalınan çeklerinden biri olduğunun belirlenmesi ve bu kapsamda zayi nedeniyle çek iptali davasının açılmış olması, davalı bankanın çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispatı için yeterli olmadığı- Neticeten, iddia, savunma, taraflarca sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi (6762 sayılı TTK m. 704) kapsamında davalı bankanın çeki iktisabında kötü niyetinin yahut ağır kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, mahkemece iyi niyet ilkesi ve dürüstlük kuralı gereğince araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, uyuşmazlığın irade sakatlığından kaynaklandığı şeklinde hatalı değerlendirme yapılmasının isabetsiz olduğu-
Kural olarak; çaplı taşınmazda iyiniyetin kabul edilmediği, ancak çaplı taşınmaza taşkın yapı yapanın iyiniyet savunmasında bulunabileceği, iyiniyetli olduğunun kabul edilebilmesi için de kendinden beklenen özeni göstermesi, Kadastro Müdürlüğüne veya Belediye İmar Müdürlüğüne resmi başvuruda bulunarak görevlendirilecek kadastro teknisyeni veya harita mühendisinin çap sınırlarını işaretleyip göstermesi, taşkın yapı sahibinin bu sınırlar içerisine yapısını yapması gerekeceği, açıklanan yöntemle çap sınırlarını tespit edip resmi memurun gösterdiği sınırlar içerisine yapısını yapan kimsenin kendinden beklenen özeni göstermiş sayılacağı, o halde, çaplı yere yapısını taşıran iyiniyetini yukarıda açıklandığı şekilde ispat etmediği taktirde iyi niyetli kabul edilemeyeceği, böylelikle taşkın yapı sahibi davalı ...’nun iyiniyetli olmaması nedeniyle mahkemece davacının kal talebinin kabulüne ve yıkım masrafının davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacı tarafın asgari levazım bedelini ödememesi nedeniyle kal talebinin reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, tecavüzlü taşınmazın kayıt maliki davalı ...'in cevap dilekçesi sunmadığı, yargılamaya katılmadığı ve temliken tescil talebinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davalının talebi bulunmamasına rağmen temliken tescil hükmü kurmasının doğru olmadığı- Davalının usulüne uygun temliken tescil talebi bulunması halinde dahi, iyiniyet olgusu tartışılıp, tecavüzlü alanın davacıya ait taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı hususunda araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada; dava konusu bağımsız bölümlerin, dava dışı 3. kişi şirketten satın alındığı, fakat davacı tarafından başkaca dava açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; davacı tarafça dosya arasına sunulan yazılı belgeler ile ihbar olunan şirket beyanından taşınmazların davacı tarafından parası ödenerek satın alındığının ispatlanması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafça sunulan delillere göre, tapuda davacı adına kayıtlı taşınmazın vekâletname ile yetkili kılınan davalı tarafından önce eşine temlik edilip, kısa bir süre sonra da ondan devralarak vekilin kendisine mal ettiği sonucuna varıldığı, taşınmazın 2005 yılındaki arsa değeri 41.308,00TL olduğu hâlde çok altındaki bir bedelle devredildiği açık olup vekâlet verenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında bulunan vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığı- Zararlandırma eyleminin gerçekleşmesi halinde yetkinin kötüye kullanıldığının kabul edilmesi gerektiği-
Tescilli “N...N” markasının hükümsüz kılınmadığı sürece tarafa, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak ve inhisari hak verdiği, davaya konu başvuru markası ile davacıya ait itiraza mesnet marka kapsamındaki emtialar aynı sınıfa ilişkin olup, taraf marka telaffuzlarının aynı olduğu, markalar arasında işaretsel benzerlik bulunduğu, başvuru markasının itiraza mesnet davacı markaları ile ortalama tüketiciler nezdinde iltibas yaratacağı gerekçesiyle marka hakkına tecavüz fiilinin gerçekleştiği-