Davacı tanıklarının beyanlarından; temlike esas vekaletnamelerin dava dışı farklı bir taşınmazın satışı için düzenlendiği, dava konusu taşınmazın temlik edildiğinin sonradan öğrenildiği, satış bedelinin davacı ... ve bir kısım davacıların mirasbırakanı ...'e ödendiği savunmasının usulünce kanıtlanamadığı, vekil ...'nin vekalet görevini kötüye kullandığı, vekilin eşi ve aynı zamanda dava konusu taşınmazda miras payı bulunan davalı ...'in durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, davalı ... ve vekil ...'nin el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıları zararlandırdıkları sonuç ve kanaatine varılmakla, tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazların gerçek bedellerinin çok altında değerlerle miras bırakanın oğlu vekil tarafından davalıya satıldığı, bedelinin miras bırakana ödendiğinin de kanıtlanamadığı, davalının vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ile vekilin tanışıklığının bulunduğu, aynı yerde oturmaları nedeniyle görevinin kötüye kullanıldığını bilebilecek durumda olduğu, vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek miras bırakanı zararlandırdıkları görüldüğünden iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği-
Taşınmaz satış bedelinin tapuda düşük gösterilmesi vekalet görevinin kötüye kullanıldığını göstermeye yeterli olmayıp; davacı vekil ile davalı ilk elin, el ve işbirliği içerisinde hareket ederek vekalet görevinin kötüye kullanılıp kendisini zararlandırdığını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından davalı ...’ya, çekişme konusu taşınmazın satışı konusunda özel yetki içeren vekaletnamenin 05.09.2011 tarihinde verildiği, çekişme konusu taşınmazın söz konusu vekaletnameye istinaden 28.11.2011 tarihinde davalı ...’e satışının yapıldığı, eldeki davanın ise 24.01.2019 tarihinde, yani davacı ile davalı vekilin kızının boşanmalarından kısa bir süre sonra açıldığı, çekişme konusu taşınmazın kira bedellerinin satış tarihinden sonra davacı tarafından alınmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, çekişme konusu taşınmazın satışının davacının iradesine uygun olup, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği-
Kaynaktan çıkan suyun 'yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak şekilde' çıkması halinde kaynağın artık özel mülkiyete konu olamayacağı- Mevzuat ve yargısal kararlara göre dava konusu suyu kiralama hakkının davacıya ait olduğu- Bu durumda davacının, kiralama hakkı kendisine ait suyla ilgili olarak ecrimisil talep etmesinde yasaya aykırı bir durum bulunmadığı- Ancak, yukarıda da değinildiği üzere ecrimisil bakımından zilyedin iyi veya kötü niyetli oluşunun, her somut olayın özelliği dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği-
Tazminat istemine konu 820 parsel sayılı taşınmazda davacının satın aldığı pay halen davacı üzerinde kayıtlı olup, paydaki hata dava tarihi itibariyle düzeltilmediğinden tazminat davası açılamayacağı gibi, davacının dava konusu taşınmazda pay alımına ilişkin 20.09.2011 tarih 47138 yevmiye nolu resmi senette yer alan şerhler karşısında taşınmazdaki pay hatasını bilerek ve sonuçlarını kabul ederek pay satın aldığı, TMK’nun 1024/1 maddesi uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, davacının hakların kazanılmasına ilişkin olan TMK'nın 3. maddesi uyarınca iyiniyetli bulunmadığı, böylelikle de TMK’nın 1023. maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla uyulan bozma ilamı doğrultusunda tazminat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
1086 sayılı HUMK zamanında açılmış, davacılar iddialarını ispat edebilmek için tanık deliline dayanmışlar, mahkemece duruşmada tanık, diğer delil ve masraflar için gider avansı yatırılmış ise de, tanıkların isim ve açık adresleri ile hangi hususlarda dinlenecekleri hususunda davacılara süre verilmediği anlaşılmakla; mahkemece davacılara tanıkların isim ve açık adreslerini bildirmesi ve hangi hususta dinleneceklerinin açıklanması için süre verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenilmesi ile, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmesi gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalıya ait üç katlı binanın .......... m2 lik taşkın olan kısmı yönünden, temliken tescil talebinin en önemli koşulu olan iyiniyetli yapılanma durumunun söz konusu olmadığı gözetilerek, bu kısım yönünden de temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçeleri ile davalının irtifak hakkı kurulması veya temliken tescil talebinin reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ........... tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22.maddesinin (a) bendi uyarınca uygulama çalışmasının yapılmış olmasının, tesis kadastrosu ile yapılmış olan tespit ve sınırlandırmanın hatalı olduğunu ve yetersiz kaldığını gösterdiği, 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesine göre yapılan uygulama sonucunda halen taşkınlık var ise de, bu durumun davacının kötü niyetli olduğunu söylemek için yeterli olmadığı, mahkemece, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalıya ait üç katlı binanın ............. m2'lik taşkın olan kısmı yönünden, TMK’nın 725. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmazın yapılan kur’a çekimi sonrasında davacıya isabet ettiği, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı ancak temlike esas tescil senedinin düzenlemesi sırasında hem davacının hem de davalının vekillerinin aynı olması ve isim benzerliği sonucunda sehven davalıya ait vekaletnamenin kullanıldığı, tapu kütüğünde ise gerçek alıcı olan davacının isminin yazıldığı, aradan geçen yirmi yedi yıl sonra idari işlem ile davacıdan habersiz olarak tapu sicil kaydının senede uygun hale getirildiği, bu süre zarfında taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı, bu hali ile taşınmazın gerçek malikinin davacı olduğu anlaşılmakla, alıcı vekili tarafından yapılan hata sonucunda davalı lehine resmi senet düzenlenmiş olmasının, iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde davalıya bir hak kazandırmayacağı-
HMK 376 gereğince açılan hükmün iptali isteği- Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir şerhi işlendiğinden, davalının, diğer davalı ile davacı arasındaki davadan haberdar olmadığından bahsedilemeyeceği, davalının TMK 3 anlamında iyiniyetli olmadığı