"Yolsuz tescil”, “avans tapu” kavramları- 6331 s. K. m. 22 uyarınca "tescil ve şerhten sonra ayni hak iktisapları ileri sürülemeyeceğinden", birleşen dosya davacısının tapu devrinin "avans" niteliğinde olması ve davacının hakkının tescil veya şerhten sonra doğmadığı, aksine davacının hakkının taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre baştan beri var olan bir hak olduğu anlaşıldığından, birleşen dava konusu bağımsız bölüm bakımından tapu iptal tescil talebinin, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine değerlendirilmesi gerektiği-
Vekaletin kapsamının, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirleneceği, vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil ilgili kanun uyarınca sorumlu olacağı, bu sorumluluk TBK.'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğunun esas alınacağı, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK.'nin ilgili maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan BAM kararının onanması gerektiği-
Vekilin, vekâlet veren davacının talimatına uygun davranmayarak sadakat ve özen borcuna aykırı hareket ettiği hususunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği-
Davacı tanıklarının beyanlarından; temlike esas vekaletnamelerin dava dışı farklı bir taşınmazın satışı için düzenlendiği, dava konusu taşınmazın temlik edildiğinin sonradan öğrenildiği, satış bedelinin davacı ... ve bir kısım davacıların mirasbırakanı ...'e ödendiği savunmasının usulünce kanıtlanamadığı, vekil ...'nin vekalet görevini kötüye kullandığı, vekilin eşi ve aynı zamanda dava konusu taşınmazda miras payı bulunan davalı ...'in durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, davalı ... ve vekil ...'nin el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıları zararlandırdıkları sonuç ve kanaatine varılmakla, tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazların gerçek bedellerinin çok altında değerlerle miras bırakanın oğlu vekil tarafından davalıya satıldığı, bedelinin miras bırakana ödendiğinin de kanıtlanamadığı, davalının vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ile vekilin tanışıklığının bulunduğu, aynı yerde oturmaları nedeniyle görevinin kötüye kullanıldığını bilebilecek durumda olduğu, vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek miras bırakanı zararlandırdıkları görüldüğünden iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği-
Taşınmaz satış bedelinin tapuda düşük gösterilmesi vekalet görevinin kötüye kullanıldığını göstermeye yeterli olmayıp; davacı vekil ile davalı ilk elin, el ve işbirliği içerisinde hareket ederek vekalet görevinin kötüye kullanılıp kendisini zararlandırdığını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından davalı ...’ya, çekişme konusu taşınmazın satışı konusunda özel yetki içeren vekaletnamenin 05.09.2011 tarihinde verildiği, çekişme konusu taşınmazın söz konusu vekaletnameye istinaden 28.11.2011 tarihinde davalı ...’e satışının yapıldığı, eldeki davanın ise 24.01.2019 tarihinde, yani davacı ile davalı vekilin kızının boşanmalarından kısa bir süre sonra açıldığı, çekişme konusu taşınmazın kira bedellerinin satış tarihinden sonra davacı tarafından alınmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, çekişme konusu taşınmazın satışının davacının iradesine uygun olup, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği-
Kaynaktan çıkan suyun 'yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak şekilde' çıkması halinde kaynağın artık özel mülkiyete konu olamayacağı- Mevzuat ve yargısal kararlara göre dava konusu suyu kiralama hakkının davacıya ait olduğu- Bu durumda davacının, kiralama hakkı kendisine ait suyla ilgili olarak ecrimisil talep etmesinde yasaya aykırı bir durum bulunmadığı- Ancak, yukarıda da değinildiği üzere ecrimisil bakımından zilyedin iyi veya kötü niyetli oluşunun, her somut olayın özelliği dikkate alınarak takdir edilmesi gerektiği-
Tazminat istemine konu 820 parsel sayılı taşınmazda davacının satın aldığı pay halen davacı üzerinde kayıtlı olup, paydaki hata dava tarihi itibariyle düzeltilmediğinden tazminat davası açılamayacağı gibi, davacının dava konusu taşınmazda pay alımına ilişkin 20.09.2011 tarih 47138 yevmiye nolu resmi senette yer alan şerhler karşısında taşınmazdaki pay hatasını bilerek ve sonuçlarını kabul ederek pay satın aldığı, TMK’nun 1024/1 maddesi uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, davacının hakların kazanılmasına ilişkin olan TMK'nın 3. maddesi uyarınca iyiniyetli bulunmadığı, böylelikle de TMK’nın 1023. maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla uyulan bozma ilamı doğrultusunda tazminat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
1086 sayılı HUMK zamanında açılmış, davacılar iddialarını ispat edebilmek için tanık deliline dayanmışlar, mahkemece duruşmada tanık, diğer delil ve masraflar için gider avansı yatırılmış ise de, tanıkların isim ve açık adresleri ile hangi hususlarda dinlenecekleri hususunda davacılara süre verilmediği anlaşılmakla; mahkemece davacılara tanıkların isim ve açık adreslerini bildirmesi ve hangi hususta dinleneceklerinin açıklanması için süre verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenilmesi ile, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmesi gerektiği-