Aynı taahhütname nedeniyle sanık hakkında tekrar 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilemeyeceği-
Üçüncü bir şahsın taahhütte bulunması için borcu icra kefaleti ile yüklenmesi gerektiği- Sadece şirketi borçlandırıcı işlem yapma ve temsil yetkisi bulunan sanığın taahhüde konu şirket borcundan dolayı kişisel sorumluluğu bulunmadığı cihetle, atılı suçun yasal unsurları bulunmadığı-
Borcun taksitler hâlinde ödenmesinin taahhüt edilmesi hâlinde, ilk taksitin ödenmemesi ile taahhüdü ihlâl suçu oluşacağı ve borçlunun 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verileceği- Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte olduğu, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanmasının söz konusu olacağı-. Ceza Genel Kurulunun 30.01.2007 gün ve 16-12 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilk taksitin ödenmemesi üzerine, borçlunun hapsen tazyik ile cezalandırılmasından sonra, bu cezanın infazı sırasında söz konusu taksiti ödemesi hâlinde tahliye edileceği, ancak sonraki taksiti ödememesi hâlinde eylemin yeniden yaptırımı gerektireceği- Ancak, ilk taksitin ödenmemesi üzerine 3 aya kadar hapsen tazyik kararının tamamının infazı hâlinde takip eden taksitlerin ödenmemesi durumunda artık borçlunun cezalandırılması olanağı kalmayacağı- Bir başka anlatımla, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle maddede öngörülen cezanın tamamının infazı hâlinde, yaptırım uygulama olanağı kalmadığından, diğer taksitlerin ödenmemesinin ayrıca bir taahhüdü ihlâl kabahatini oluşturmayacağı- Görüldüğü gibi, borçlunun, aynı borçtan dolayı ve her bir taksit için ayrı ayrı olmak üzere toplam 6 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmiş olup, bu uygulamanın yasaya aykırı olduğu-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, ... 2. İcra Dairesinin 29/01/2014 tarihinde 2014/2647 sayılı takip dosyasından gönderilen ödeme emrinde takip öncesi işlemiş faiz miktarı 7.727,57 Türk lirası olarak gösterilmesine karşın, 25/03/2019 tarihli taahhütnamede takip öncesi işlemiş faizin 13.869,52 olarak belirtilmesi nedeniyle, ödeme emrinde takip tutarı 32.727,57 Türk lirası iken, taahhütnamede 38.869,52 Türk lirası olarak belirlendiği, bu şekliyle taahhüt tutanağında belirsizlik bulunduğundan sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet bulunmadığı-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, somut olayda sanık tarafından verilen taahhüdün tarihinin gösterilmediği, taahhüt tarihine kadar işleyen faiz ile taahhüt tarihi ile son ödeme tarihi arasındaki faiz miktarlarının belirli olmaması nedeniyle taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekeceği-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 27/03/2019 tarihli taahhütnamede, toplam faiz olarak 730,85 Türk lirası belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, takip tarihine kadar işlemiş veya takip tarihinden taahhüt tarihine kadar işlemiş veya taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı, son ödeme tarihine kadar ki işleyecek faiz miktarlarının dönemsel olarak açıkça gösterilmediği gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanıkların üzerilerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, somut olayda sanıklar tarafından verilen taahhüdün tarihinin gösterilmediği, taahhüt tarihine kadar işleyen faiz ile taahhüt tarihi ile son ödeme tarihi arasındaki faiz miktarlarının belirli olmaması nedeniyle taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanıkların üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatlerine karar verilmesi gerekeceği-
Verilen taahhüdün tarihi gösterilmediğinden, taahhüt tarihine kadar işleyen faiz ile taahhüt tarihi ile son ödeme tarihi arasındaki faiz miktarlarının belirli olmaması nedeniyle taahhüdün geçerli olmadığı-
Aynı borç ilişkisi nedeniyle sanık hakkında bir defaya mahsus olmak üzere 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilebileceği-
Taahhütnamedeki işlemiş faiz ile takip talebinde belirtilen faizden farklı olarak hesaplandığı, imza tarihine kadar işlemiş faiz ve taahhüt tarihine kadar işlemiş kademeli faiz olarak hesaplanan miktarların hangi dönemleri kapsadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı ve alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı, işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında açıkça gösterilmemesi sebebiyle belirsizlik bulunduğu görüldüğünden, taahhüdü ihlâl suçunun oluşmayacağı-