Sanığın aynı borçtan dolayı 30/02/2018, 30/03/2018 ve 30/04/2018 tarihli taksitler nedeniyle ... 2. İcra Ceza Mahkemesinin 23/05/2018 tarihli ve 2018/554 Esas, 2018/811 Karar sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan Kanun gereğince bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresinin üç ayı geçemeyeceği gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet bulunmadığı-- Sanığın ilk taksidin ödenmemesi nedeniyle ... 3. İcra Ceza Mahkemesinin 05/04/2018 tarihli ve 2018/167 Esas, 2018/467 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen hapsen tazyik kararının 06/06/2018-07/06/2018 tarihleri arasında 1 günlük kısmının infaz edildiği gözetilmeden, 2 ay 29 güne kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken 3 aya kadar hapsen tazyik ile cezalandırılmak suretiyle hakkında fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmediği-
Dosya kapsamına göre,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271/2. maddesinde yer alan, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." şeklindeki hükmü karşısında, itirazın kabulü ile itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271/2. maddesinde yer alan, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." şeklindeki hükmü karşısında, itirazın kabulü ile itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerekeceği-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, 21/03/2017 tarihli taahhütnamede, takibe dayanak 26/03/2016 tanzim, 24/09/2016 vade tarihli ve 5.000,00 Türk lirası bedelli bonoya ilişkin faiz başlangıç tarihinin 27/03/2016 olarak baz alınarak fazla ve yanlış faiz ücreti belirlendiği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 21/07/2017 tarihli taahhütnamede asıl alacak olarak 26.676,01 Türk lirası belirlendikten sonra, borcun ödeneceği 24/05/2017 tarihine kadar işlemiş ve işleyecek faiz ve BSMV olarak tek kalemde 1.972,35 Türk lirası belirtildiği anlaşılmış ise de, belirlenen bu faizin icra takibine kadar işlemiş, icra takibinden taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı hususunda herhangi bir açıklık olmadığı cihetle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında açıkça gösterilmemesi sebebiyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı, dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 13/08/2018 tarihinde alınan taahhütnamede yabancı para birimi üzerinden olan borç için alacaklının alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğinin gösterilmediği gibi, 110.000 Usd olan asıl alacağa ilişkin işlemiş faizin 1.309,59 Usd olarak gösterilmesine rağmen taahhüt tarihi olarak gösterilen 13/08/2018 tarihi ile borcun ödeme tarihi olarak gösterilen 21/11/2018 tarihi arasındaki işleyecek faizin gösterilmemiş olması, alacaklının bu işleyecek faiz alacağından feragat ettiğine dair bir beyanın da bulunmadığı nedenleriyle taahhütte belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, Isparta 2. İcra Dairesinin 2017/5119 esas sayılı dosyasından düzenlenen 28/09/2017 tarihli ödeme emrinde asıl alacağın 73.231,84 Türk lirası (senet bedeli), toplam alacağın ise işlemiş faiz, çek tazminatı ve komisyon bedeli ile birlikte 73.892,04 Türk lirası olarak belirtilmesine karşın, 04/04/2018 tarihli taahhütnamede asıl alacak miktarı 63.370,89 Türk lirası olarak belirtilmek suretiyle çelişki oluşturulduğu, ayrıca anılan taahhütnamede işlemiş faiz miktarı 18.964,41 Türk lirası olarak belirtilmiş ve son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz 22.206,90 Türk olarak gösterilmiş ise de; anılan faizin hangi dönemleri kapsadığının net olarak belirtilmediği, bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271/2. maddesinde yer alan, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." şeklindeki hükmü karşısında, itirazın kabulü ile itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerekeceği-
Taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği, 19/09/2017 tarihli taahhütnamede toplam faiz olarak 1.514,17 Türk lirası gösterildiği ancak bu faizin takip tarihinden taahhüt tarihine kadar işlemiş faiz veya taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı hususunda açıklık bulunmadığı, işlemiş ve işleyecek faiz miktarlarının ayrı ayrı hesaplanarak gösterilmediği gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğu ayrıca borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil ve başvuru harçlarının da taahhüt tutanağında gösterilmediğinden taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekeceği-
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 271/2. maddesinde yer alan, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." şeklindeki hükmü karşısında, itirazın kabulü ile itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerekeceği-
