6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 583/1. maddesinde yer alan "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanığın ... 1. İcra Müdürlüğünün 2018/9678 sayılı dosyasında asıl borçluya ait borca icra kefili olduğuna dair 16/05/2019 tarihli haciz tutanağında yapılan incelemede, sanığın imzası ile kendi el yazısı ile yazılmış "okudum" ve "kefil oluyorum" ibaresinin bulunduğu ancak kendi el yazısı ile yazılmış kefalet tarihine ilişkin bir ibarenin bulunmadığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, bu çerçevede yapılan incelemede; dosya arasında bulunan 25/07/2017 tarihli taahhütnamede borçlu sanığın ödemesi gereken toplam tutarın, 141.370,60 Türk lirası olarak belirtildiği, ödemelerin ise 36 taksitte ve 6 taksit tutarı hariç (16/05/2018, 16/03/2019 ve 16/01/2020 tarihlerinde 10.000,00 Türk lirası, 16/06/2018 tarihinde 40.000,00 Türk lirası, 16/06/2019 tarihinde 4.000,00 Türk lirası, 16/07/2023 tarihinde 26.320,60 Türk lirası) her bir taksit 1.000,00 Türk Lirası olacak şekilde belirlendiği hâlde mezkur taksitler toplandığında, 130.320,60 Türk Lirası ödenmesi gereken miktarın ortaya çıktığı ancak hesaplama tablosunda toplam miktarın 120.000,60 Türk lirası olarak gösterildiği anlaşılmakla toplam borç miktarı ile taksitler toplamı arasında oluşan çelişki nedeniyle taahhütte belirsizlik bulunduğundan geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
Disiplin ve tazyik hapsinin bir "hapis" cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 2. maddesinde tanımlanan "disiplin hapsi" kavramı içinde kaldığı ve kısmî bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağı cihetle, sanığın 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde 1 ay hapsen tazyikine karar verilmesinde isabet görülmediği-
Tebligat sırasında kendisinin evde olmaması nedeniyle muhtarlığa teslim edilen tebliğ evrakının bir suretinin kapısına yapıştırıldığı, ancak komşusuna haber verilmemesi nedeniyle tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilemeyeceği- Sanığın usulüne uygun olarak duruşma günü ve saatinden haberdar edilmemekle savunma hakkının kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği-
Sanığın aynı borçtan dolayı 30/02/2018, 30/03/2018 ve 30/04/2018 tarihli taksitler nedeniyle ... 2. İcra Ceza Mahkemesinin 23/05/2018 tarihli ve 2018/554 Esas, 2018/811 Karar sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan Kanun gereğince bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresinin üç ayı geçemeyeceği gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet bulunmadığı-- Sanığın ilk taksidin ödenmemesi nedeniyle ... 3. İcra Ceza Mahkemesinin 05/04/2018 tarihli ve 2018/167 Esas, 2018/467 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen hapsen tazyik kararının 06/06/2018-07/06/2018 tarihleri arasında 1 günlük kısmının infaz edildiği gözetilmeden, 2 ay 29 güne kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken 3 aya kadar hapsen tazyik ile cezalandırılmak suretiyle hakkında fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmediği-
12. HD. 16.02.2021 T. E: 2020/9408, K: 1569-
Bir yargı teşkilatının kurulu olduğu her hangi bir bölgede birden fazla icra mahkemesi bulunuyor ise numara olarak sonraki icra mahkemesinin, itirazları incelemeye yetkili olduğu, tek bir icra mahkemesi bulunuyor ise asliye ceza mahkemesinin itirazları incelemekle görevli olacağı, somut olayda...Adliyesi Adli Yargı ... Komisyonunun yargı çevresi içerisinde icra mahkemesinin kurulu olmaması sebebiyle Asliye Hukuk mahkemelerinin icra ceza mahkemesi sıfatıyla görev yaptıkları, bu anlamda anılan yargı çevresinde bir adet icra mahkemesinin bulunduğunun kabulünün gerektiği cihetle,...3. Asliye Hukuk Mahkemesince itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek dosyanın görevli asliye ceza mahkemesine gönderilmesi gerekeceği-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği nazara alındığında, 11/12/2018 tarihli taahhütnamede; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06/03/2019 tarihli ve ... esas, 2019/3637 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere takibe konu Görele İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasında haciz işleminin gerçekleştirilmiş olması karşısında 492 sayılı Harçlar Kanunu ekindeki yargı harçları tarifesinde belirtildiği üzere tahsil harcının %9.1 olarak belirlenmesi gerekirken %4.55 olarak belirlenmek suretiyle ödeme taahhüdünün bu miktar üzerinden alınması karşısında, taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-
12. HD. 16.02.2021 T. E: 2020/9413, K: 1584-
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 271/2. maddesinde yer alan, "İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir." şeklindeki hükmü karşısında, itirazın kabulü ile itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerekeceği-