Bono üzerine “kefil” ibaresi konsa da bu, aval olarak nitelendirileceğinden ve Türk Ticaret Kanunu’nda özel hükümler bulunması nedeniyle, kambiyo senetlerinde Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağından, bono kefili sanığın ödeme şartını ihlâl suçundan beraatine karar verilemeyeceği-
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçunda, borçlunun yükümlülüğünü yerine getirmesi halinde tahliye edilmesi amaçlandığından, borçlunun "3 aya kadar tazyik hapis cezası" yerine "1 ay tazyik hapis cezasıyla" cezalandırılmasına karar verilmesi sebebiyle yeniden kurulacak hükümde sanığın kazanılmış hakkı da gözetilerek, mahkemece "1 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına" karar verilmesi gerektiği- Ödeme şartını ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği- Taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz miktarı hesaplanarak ayrı bir kalem halinde gösterilmediği, bu konuda herhangi bir açıklık olmadığı gibi, alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi sebebiyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı- Sanığın, borcunu ödemeyerek taahhüdü ihlâl etmesi eylemi nedeniyle,"1 ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına" karar verilmişse de, sanık hakkında aynı taahhüt nedeniyle bir başka icra ceza mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde, 29.09.2009 T. 16-188/205 s. Ceza Genel Kurulu kararında belirtilen şekilde "mahkemesince önceden verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediğine" ilişkin gerekli araştırma yapılmaksızın sanık hakkında 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair karar verildiği, yapılan incelemede önceden verilen hapsen tazyik kararının infaz edildiği halde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediği-
İtirazın kabulüne mercii sıfatıyla karar veren mahkemenin itiraz konusu hakkında bir karar veremeyeceği-
Taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği- Haciz tutanağında faiz belirtilmiş ise de, bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmaması ve alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almaması halinde taahhüdün geçerli olmayacağı-
Adlî Yargı Adalet Komisyonu'nun yargı çevresi içerisinde icra mahkemesinin kurulu olmaması halinde o yer Asliye Hukuk mahkemelerinin icra ceza mahkemesi sıfatıyla görev yaptıkları ve bu durumda anılan yargı çevresinde bir adet icra mahkemesinin bulunduğunun kabulünün gerektiği- İİK. mad. 353 doğrultusunda Asliye Hukuk Mahkemesince "itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilerek dosyanın görevli asliye ceza mahkemesine gönderilmesi gerektiği-
Sanığın bilinen adresinden farklı bir adres olan mernis adresine doğrudan 7201 s. K. mad. 21/2 gereğince yapılan tebligat geçerli sayılamayacağından, sanık tarafından verilen itiraz dilekçenin süresinde verildiğinin kabul edilmesi gerektiği-
Taahhütnamede faiz belirtilmiş ise de bu faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdü ihlal suçunun oluşmadığı-
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan yapılan yargılama sonucunda verilen karara yönelik itirazın kabulü halinde itirazın konusu hakkında da bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde tebliğinin yapılmaması halinde icra takibinin kesinleşmeyeceği- Ödeme taahhüdünde tebligat gideri, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi halinde taahhüdü ihlâl suçunun oluşmayacağı-
Ödeme şartını ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, 01/11/2018 tarihli taahhütnamede taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz miktarı hesaplanarak ayrı bir kalem halinde gösterilmediği, bu konuda herhangi bir açıklık olmadığı gibi, alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı ve bu nedenlerle işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanağında ayrı ayrı gösterilmemesi sebebiyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı-