Borç taahhüt tarihi itibariyle sanık hakkında verilmiş olan bir kısıtlama kararı bulunmaması sebebiyle taahhüt işlemi geçerli ise de üniversite hastanesi tarafından düzenlenen raporda sanığın paranoid sanrılarının bulunduğu ve şizofreni olduğunun belirtilmesi sonucu sanığa vasi tayin edilmesinin, borçlunun ödeme şartını ihlal suçunun subutuna engel olduğu-
Borçlunun, ödeme şartını ihlal suçundan 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin davada; şikayete konu icra dosyası borçlusunun, ilgili şirket yetkilisi olarak taahhütte bulunduğu, bu sebeple İİK. mad. 345 uyarınca ceza sorumluluğunun olduğu-
Tazyik hapsi, taahhüt ihlal edildiğinde, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle çektirilebilecekken; 3 aylık süre dolmadan yükümlülük yerine getirildiğinde ve daha sonrasında tekrar taahhüdün ihlal edilmesi durumunda tazyik hapsine hükmedilebilecekken; 3 aylık tazyik hapsinin tamamının infaz ettirilmiş olması olması ve tekrar bir ihlal söz konusu olduğunda; artık hükmedilecek bir yaptırım yolunun kalmayacağı-
Tazyik hapsinin kural olarak süresi en fazla 3 ay olabileceğinden; borçlunun aynı borcunun, her bir taksiti için hapsen tazyik kararı verilemeyeceği-
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan yapılan yargılama sonucunda "şikâyet konusu taahhüt borcunun ödendiğinden bahisle sanık hakkındaki davanın düşürülmesine ve yargılama giderlerinin müşteki üzerinde bırakılmasına karar verildiği" anlaşılan somut olayda, "yargılama giderlerinin, zamanında ödeme yapmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet veren sanık üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde müşteki üzerinde bırakılmasına karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönüyle kabulü yerine reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği" gerekçesiyle kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuş ise de; hakim veya mahkemenin takdirine bağlı istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararların kanun yararına bozma konusu olamayacağı-
Borçlu sanık hakkında taahhüdü ihlâl suçundan açılan davalarda farklı icra dosyalarından verilen taahhütlerin, tanzim tarihleri aynı ve aynı borç ilişkisinden doğan ayrı ayrı bonolara ilişkin olması halinde toplam tazyik hapsi miktarının 3 ayı geçemeyeceği- Ayrı ayrı her bir taahhüt için sanığın cezalandırılamayacağı-
Nüfus kaydına göre; taahhüt tarihinde evli olan kefilin, eşinin kefalet işlemi öncesinde veya icra kefilliği sırasında rızasının alınıp alınmadığının belirtilmemesinden dolayı; kefilin, icra kefilliğinin ve icra kefalet sözleşmesine dayanılarak verilen taahhüdünün geçersiz olduğu-
Tahsil harcının, tarifede belirtilen miktardan farklı olarak belirlenip ödeme taahhüdünün bu miktar üzerinden alınması halinde taahhüdün geçerli olmadığı ve borçlunun ödeme şartını ihlal suçunun oluşmayacağı-
Sürelerden feragat edilmek suretiyle kesinleştirilen icra takibinde, icra takip tarihi ile taahhüt tarihinin de aynı tarih olması nedeniyle faiz işlemediği, gösterilen faizin de taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek kademeli olarak hesaplanmış faiz olduğu anlaşıldığından, işlemiş veya işleyecek faiz konusunda bir belirsizlik bulunmadığı-
Taahhütnamede takip çıkışı belirtildikten sonra takip tarihinden taahhüt tarihine kadar "işlemiş faizin" belirlendiği, ancak taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar "işleyecek faiz" miktarının gösterilmediği ve alacaklının son ödeme tarihine kadar "işleyecek faizden feragat" beyanının da yer almadığı anlaşıldığından, taahhüdün geçerli olmadığı- Disiplin ve tazyik hapsi, bir "hapis" cezası olmadığından, sanığın, İİK. mad. 340 gereğince "3 aya kadar" tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, "1 ay" tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-