Her ne kadar davacının asgari ücret düzeyinde bir gelirinin olduğu, SSK’dan 469 milyon TL. yaşlılık aylığı aldığı ve bu nedenle yoksulluğa düşeceğinin kabul edilemeyeceği ileri sürülmüşse de, davacının davalıya ait evde oturması, davacının her an onu evden çıkarabilecek olması, davacının gelir durumu ile davalının geliri arasında anormal sayılacak bir farkın bulunması, davacının aldığı aylık 469 milyon TL. yaşlılık aylığının davalıyı yoksulluktan kurtarmasının mümkün görünmemesi karşısında, davacıya makul bir miktarda yoksulluk nafakası verilmesinin gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, davalının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği, Türk Medeni Kanununun 175.maddesinin koşullarının oluştuğu, davalı yararına uygun yoksulluk nafakasının takdirinin gerektiği-
Davalı kadının çalıştığı ve sürekli geliri olduğu toplanan delillerden anlaşıldığından Türk Medeni Kanunun 175. maddesi koşulları oluşmadığı halde davalı yararına yoksulluk nafakası takdirinin isabetsiz olacağı-
Davalı-davacı D.’in açmış olduğu boşanma davasından 16.03.2005 tarihinde feragat etmekle geçmiş olayları bağışlamış sayılacağından, davacı-davalı A.’ın kusurlu davranışlarından bahsedilemeyeceği, davalı-davacı D.’in ise muska yazdırıp yastığın içine koyduğu, yapma bebeğin üzerine iğneler batırdığı bu şeklindeki büyücülük adı verilen faaliyetlerde bulunduğu ve 9.8.2003-10.8.2003 tarihinde eşine göndermiş olduğu telefon mesajlarında “Kızıma en iyisinden baba bulup evlenmezsem adiyim, dikkat erkek turistler sana bir şey yapmasın, kadınlar önünde soyunsa bir şey yapamazsın. Keşke meninde olmaz olsaydı”,“Anangil bana ettikleri iftiraları gelsinler zaptda etsinler de herkes yüzlerine tükürsün, onlar da oh yağmur yağdı desinler” şeklinde ifadelere yer verdiği anlaşılmış olduğundan, tam kusurlu kabul edilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde ve aşamalarda davacı kadının, boşanma sonucunda yoksulluğa düşeceği konusunda beyanda bulunmuş; davacı vekili, yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verilmesini istediği, davacının gelir durumu, yaşı, bedeni ve fikri kabiliyeti ile evlenme ihtimalinin az olması, öte yandan davalı kocanın ödeme gücü değerlendirildiğinde, somut olayın özelliği itibariyle boşanan eşler arasında mali ilişkinin uzamasının sakıncalı olacağı, hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı-
Yoksulluk nafakası istenebilmesi için öncelikle tarafların resmen evlenmiş ve daha sonra mah­keme kararı ile boşanmış olmalarının arandığı- Resmi evli olmayanların yoksul­luk nafakası da isteyemeyeceği ve söz konusu davanın aile mahkemesinde görülemeyeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz veya daha az kusuru olan eş lehine yoksulluk nafakasına karar verilebileceği-
Kesinleşen boşanma kararına ilişkin davada nafaka istemediğini beyan eden kadının sonradan açtığı yoksulluk nafakası davasının reddinin gerekeceği-
Taraflar arasında yapılan proto­kolde kararlaştırılan hususlara, boşanan eş uymadıysa, bundan dolayı yoksulluğa düşen eşin; yoksulluk nafakası isteyebileceği-
Mahkemece de kabul edildiği gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde eşler eşit kusurlu olup boşanma sonucu davacının (kadının) yoksulluğa düşeceği de gerçekleştiğinden (MK.md.175)kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası verilmesinin gerekeceği-