Davacı vekilinin isteği, taşınmaz üzerindeki katılma alacağı isteğine ilişkin olup, dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan ve davalının kişisel malı kabul edilen 25.000 TL'nin taşınmazın alım tarihindeki toplam alım bedeline olan oranı tespit edilip bu oran ile taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin çarpımı sonucu kişisel malın belirlenmesi gerekeceği-
Kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekeceği-
Dava dilekçesindeki açıklamalar ile yargılama sırasındaki beyanlara göre dava; 743 sayılı TKM.nun 170. maddesi uyarınca taşınmaz ve araçtan kaynaklanan katkı payı alacağı ve eşya alacağı isteğine ilişkin olup, davacının evlenme tarihinden ilk taşınmaz ile otomobilin edinildiği tarihe kadar elde ettiği gelirlerin tespit edilmeye çalışılması, davacının 222 TL. kıdem tazminatı alarak bankada değerlendirildiği ileri sürüldüğünden, bu konudaki banka kayıtlarının araştırılması gerekeceği-
Katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi; boşanma veya mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya katılma alacağına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihi olduğundan, mahkemece asıl dava yönünden eldeki davanın karar tarihi olan 01.10.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekeceği-
Mal rejiminin tasfiyesi davasında, dava konusu aracın, davalının evlenmeden önceki parasal birikimleriyle satın alındığı ve davalının kişisel malı olduğu; banka hesapları, tanık beyanları, noter satış senedi ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallarla ilgili tarafların gelir elde edip etmemelerinin öneminin olmadığı, davacının katılma alacağı hakkının yasadan kaynaklandığı ve bu davalarda hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerinin uygulanması gerektiği- Hakim havalesi içermeyen ve harcı da yatırılmayan dilekçe ile geçerli ıslah talebinin yapılmış olduğunun kabul edilemeyeceği- Edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken edinilmiş olan taşınmazla ilgili hesaplanan alacak katılma alacağı niteliğinde olduğundan, bu taşınmazla ilgili karar tarihinden geçerli olacak şekilde yasal faize hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar taraflar arasında 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli bulunduğu dönemde edinilmiş olup, kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekeceği- Evlilik birliğinin devamında ve taşınmazların satın alındığı dönemde davacı kocanın Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde bulaşıkçı olarak çalışmakta olduğu, davalı kadının ise ev hanımı olmakla birlikte düzenli olarak evlere temizlik vb işlere gittiği saptanmakla, davacının taşınmazların edinilmesinde katkısının kabulünün gerekeceği-
4721 sayılı TMK kapsamında, edinilmiş mal ile davalının kişisel malı niteliğinde bulunan taşınmazların borcunun,edinilmiş mallardan ödenmiş sayılması gerekeceği-
Katılma alacağı istekli davalarda eklenecek değerlerden (TMK'nun m. 229) ve denkleştirmeden (TMK'nun m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK'nun m. 219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK'nun m. 231) yarısı üzerinden (TMK'nun m. 236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz, 01.01.2002 tarihinden sonra, başka bir anlatımla yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alındığına, TMK.239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir…”denildiğine, mahkemece karar tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekeceği-