Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığı iddiasıyla davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkin davada, Bilirkişi raporunda açıkça, şirket muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olduğuna ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, defterlerin mevcut durumu nazara alındığında pay sahipliği durumunun şirket kayıtlarından tespit edilemediği, muhasebe kayıtlarında davacının pay sahibi olarak ödediği bedelin davalı Yimpaş Yozgat İht. Mad. Paz. A.Ş.'nin ticari defter ve kayıtlarında muhasebeleştirmediği, davacı adına açılmış alt hesap tespit edilemediği, davalı şirkete ait hazirun listelerinde davacının imzasının bulunmadığı belirlendiğine göre, bu durumda taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı anlaşıldığından, bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken SPK, TBMM, MASAK raporları, davalı şirketin yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve davalıların zamanaşımı def'inin de buna göre değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
“Hata, hile, gabin” hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkin davada, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin saptanması gerektiği-
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği-
Hile olgusunun gerçekleştiği gerekçesi ile tapu iptali ile tescil istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmişse de, davacının temlik ettiği paylar dışında dava dışı kişinin temlik ettiği veraseten iştirak halindeki payın da bulunduğu -taşınmazın tümünün davacıya ait olmadığı- gözetilmeksizin davalı adına tapu kaydının tümü üzerinden iptal-tescil kararı verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Hilenin her türlü delille ispat edilebileceği ve iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı- Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabileceği-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması gerektiği, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması gerektiği, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği göz önüne alınarak tarafların çekişmeli taşınmazda tasarruf ettikleri yerler bulunduğu tartışmasız olduğundan ve yapının imara aykırılığı idareyi ve idari yaptırımı ilgilendiren bir konu olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi nedeniyle, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği- Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu- Temlike konu akit tarihinde davacının hukuki ehliyete sahip olup olmadığının raporla saptanması, ehliyetsizliğin saptanması halinde davanın kabul edilmesi, aksi halde hile hukuksal nedenine ilişkin soruşturma tamamlanarak hüküm kurulması gerektiği-
Davacının, kendilerini dede torun gösterip hileye düşürek ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığı ve ayrıca davalının bakım borcunu yerine getirmediği gibi kendisini öldürmeye teşebbüs ettiğini de öne sürerek sözleşmenin feshi ile tapu kaydının iptali ve adına tesciline karar verilmesini istediği; davalı ise taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, bir müddet sonra davacının davranışlarının değiştiğini, "nasıl olsa herkes bizi evli biliyor ona göre davranalım" şeklindeki baskılar üzerine davacıya bakmayı bıraktığını belirtmiş olup, davacının iddiası sabit görülerek davanın kabulü üzerine, davalının temyiz talebinin yerinde olmadığı-
Ödenmeyen araç satış bedeli nedeniyle sözleşmenin iptali istemine ilişkin davada, davacı, davalının satış bedelini ödemediğini fakat aracın devrini davalıya verdiğini ileri sürdüğü, davalı, davacı ile 105.000,00 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, bunun 5.000,00 TL'sini peşinen ödediğini daha sonra tutuklanarak cezaevine girdiğini fakat dava dışı M.'e ait iki aracın davacıya 87.000,00 TL'ye mahsuben verildiğini, bakiye borcunun sadece 13.000,00 TL kaldığını savunduğu, bu durumda mahkemece her ne kadar aldatma söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davalının savunmasına göre ispat yükü davalıda olup buna göre araştırılma yapılarak karar verilmesi gerekitği-
Adli Tıp Genel Kurulu'nun, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kurullarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konuyla ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyip kesin olarak karara bağlayacağı-