Tapu iptali ve tescil isteği-
Araç mülkiyetinin tespiti ve aracın teslimi, bu istem kabul edilmediği takdirde araç bedelinin tahsili istemine ilişkin davada; dava konusu aracın, davacının elinden davalıların birlikte hileli davranışları nedeniyle iradesi dışında çıktığı, diğer davalının mesleğinin galericilik olduğu, 27/09/2010 tarihinde davacı tarafından davalıya noterde satışı yapılan aracın bir kaç saat sonra davalıya satışının yapıldığı gözetildiğinde TMK'nun 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalının kendisinden beklenen özeni göstermediği, bu haliyle davalının iyi niyetli olduğundan söz etmenin mümkün olmadığı, bu durumda, TMK'nun 988. maddesi uyarınca iyi niyetle edinilmemiş mülkiyet hakkının korunmayacağı, davacının dava ve ıslah dilekçesindeki talepleri gözetilerek dava konusu aracın mülkiyetinin davacı adına tespiti ile davacıya teslimine karar verilmesi gerekirken bir kısım davalılar yönünden araç bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığı ve bu nedenle kararın bozulması gerektiği-
Yaşlı ve gözü görmeyen kişiden alınan yüksek meblağlı bono, aldatma saiki altında düzenlendiğinden menfi tespit isteminin kabulünün gerektiği-
Hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı olmadığı, hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabileceği-
Uyuşmazlık konusu sözleşmenin, davacı tüketicinin "iki haftalık ücretsiz kullanım hakkının kullanabileceği ve sonrasında sözleşmeyi sonlandırabileceği" şeklinde davalı yetkilisinin beyanıyla kurulmuş ancak daha sonra davacının bu hakkını kullanmasına fırsat verilmeyip ücret tahsili istenen olayda sözleşme davacı tüketicinin iradesi hile yoluyla sakatlanarak kurulduğundan ve sahip olması gereken nitelikleri taşımadığından davacının sözleşmeyle bağlı olmadığı-
Davalıya güvenen davacının, davaya konu 24 parça taşınmazını ölünceye kadar bakma akti ile davalıya devrettiği, ne var ki; taşınmazın tapuda devri sağlandıktan sonra davalının, davacı ve eşine karşı olumlu davranışları değişmiş olup, davacı ve eşiyle artık ilgilenmediği, davacının bu şekilde iradesi yanıltılarak hileye düşmesinin sağlandığı- Davacının, temlikten sonra kendisine ve eşine bakılmaması üzerine hileye düşürüldüğünü anladığı, resmi akit esnasında aldatıldığını bilmesine olanak olmadığı gibi, bu durumu bilmesinin hayatın olağan akışına da ters olduğu- Kendisine ve eşine bakılmayacağını bilse idi zaten temlik işlemini yapmayacağı kuşkusuz olup, bakıp gözetileceğine inandırılarak temlik yapılmasını sağlama hâlinin hile olarak kabul edilmesinin gerektiği- Hâl böyle olunca; davalı adına kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, yargılama sırasında davalı tarafından 3. kişilere temlik yapıldığının saptanmasını halinde ise HMK'nun 125. maddesi gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı şirket ile davalı avukat arasında imzalanan ve davacının da kefil olarak imzaladığı iflas erteleme davası için imzalanan avukatlık hizmet ve ücret sözleşmesi ile yine aynı şekilde imzalanan hukuk müşavirliği sözleşmelerinin de davalı avukatın gördüğü lüzum üzerine 'şeklinde bir beyanla vekillikten istifa etmesi nedeniyle mahkemece bu istifanın lüzum sebepleri sorulup, bunun haklı olup olmadığı araştırılarak' davalı avukatın her iki sözleşme ile kararlaştırılan ücreti hak edip etmediği, hak etmiş ise ne kadar ücret hakettiği saptanıp varsa haketmediği bölüm yönünden menfi tespit davasının kabulü gerekeceği- Tehdit nedenine dayalı menfi tespit davasının bir yıllık (hak düşürücü) süre içinde açılması gerekeceği-
Hilenin (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlandığı- Hatada yanılma, hilede ise yanıltmanın söz konusu olduğu- Taraflardan birinin, diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmesi halinde; yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşmenin bağlayıcı sayılmayacağı- Aldatılan tarafın hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırıp, verdiği şeyi geri isteyebileceği- Hilenin, her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılmasının hiçbir şekle bağlı olmadığı- Hilenin, öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabileceği-
Hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi-