Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesine dayanan işbu boşanma davasında, bölge adliye mahkemesince verilen karar boşanma yönünden kesinleşmediği gibi boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesinin bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olduğu, bu nedenle davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre eldeki boşanma davası ile kadın tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup tescili istenen bağımsız bölüm hakkında yine kooperatif üyeliğine dayanılarak davalı tarafından tapu iptali ve tescil talepli dava açılmış olup, bu davada da kabul kararı verildiği ve davanın derdest olduğu anlaşıldığından, mahkemece her iki dava dosyası birleştirilerek kooperatifin tüm defter, belge ve kayıtları getirtilip yapılacak inceleme sonucu hangi kooperatif üyesine öncelik tanınması gerektiği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusunun aynı sebeplerden kaynaklanmakta olduğu, dava sebepleri bakımından birlikte araştırma yapılması gereken hukuki durumun bulunabileceği, bir dava hakkında verilecek kararın diğer davayı hukuken etkilemesinin muhtemel olmasından dolayı birleştirme kararının yerinde olduğu, davalı ... yönünden ayniyetten bahsedilemeyeceğinden 6100 sayılı HMK'nın 114/1-ı bendinde düzenlenen derdestlik dava şartının varlığından da söz edilemeyeceği-
Derdest bulunan tapu iptal ve tescil davası sonucunda verilecek kararın dava konusu taşınmazların mülkiyet durumu yönünden belirleyici olacağı ve inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın sonucunu etkileyeceği bu nedenle mahkemece davanın ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilerek sonuca bağlanması gerektiği-
Dava konusu taşınmaz yönünden mahkemece ............. tarihli celsede tefrik kararı verildiği ve bu taşınmaz bakımından görülen davanın ayrı bir esas numarasına kaydedildiği, bu durumda mahkemece, birleştirme kararı verilmediği halde mahkemenin ayrı bir esas numarasına kayıtlı ve ayrı bir davada yargılaması devam eden 1264 parsel sayılı taşınmaz hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kamu düzenine ilişkin bu kurallara rağmen eksik harcın yatırılması için gereken işlemler yapılmadan esastan inceleme yapılarak asıl ve birleşen davalarda karar verilmesinin hatalı olduğu- İlke olarak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla davaya katılmaları veya davada yer almaları usulen mümkün olmadığı- Mahkemece harcın tamamlanması için hükme esas alınan bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak dava konusu .... parselin dava tarihindeki değeri tespit ettirilip asıl ve birleşen davalardaki taleplere yönelik harcın tamamlanması için asıl ve birleşen dosya davacılarına süre verilmesi, süresi içinde harç yatırılmaz ise dosyanın işlemden kaldırılması, harç eksikliği tamamlanır ise yargılamaya devam edilerek esastan inceleme yapılması, birleşen dava dosyasında satın alan kişi dava dilekçesinde taraf olarak gösterilmediğinden bu dosya davacısına satın alana dava açmak ve birleştirmek üzere süre verilmesi ve dava açılıp birleştirilirse işin esasına girerek yargılama yapılıp dava açılmaz ise mevcut hali ile karar verilmesi ve her davada davalı arsa sahipleri hakkında da hüküm kurulması gerektiği-
TMK'nun 166/1. maddesine göre açılan boşanma davasına ilişkin yargılama devam ederken, TMK'nun 161. maddesine dayalı olarak boşanma davası açıldığı ve eldeki dava ile birleştirilmesinin talep edildiği; aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği- Birleştirme kararının, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilip, bu kararın, diğer mahkemeyi de bağladığı- İlk derece mahkemesinin kararı taraflarca erkeğin davasında verilen boşanma hükmü yönünden kanun yolu başvurularına konu edilmemek suretiyle, boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla birlikte; boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi; bu davaların birlikte görülmesi ve delilerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olduğundan, erkeğin birleştirme talepli açmış olduğu dava dosyasının, eldeki dosya içerisine alınarak, tüm davalar birlikte değerlendirilip, her davanın esası hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
Davaların birleştirilmesi üzerine, her bir dava bağımsızlığını korumaya devam edeceğinden şekli olarak aynı dava içerisinde yer alsalar bile davalar hakkında "ayrı ayrı" karar verilmesi gerektiği; hükmün kapsamının HMK'nun 297. maddesine göre belirleneceği- Davaya konu alacaklar aynı sözleşmeden kaynaklansa da davaların birleştirilmesi halinde yine tarafın ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi ve HMK'nun 297. maddesine uygun bir karar tesis edilmesi gerektiği- 
Asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız olmaları nedeniyle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerektiği-
Dava, haksız rekabetin tespiti, men'i, ref'i ve maddi tazminat istemine ilişkin olup; davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, maddi ve manevi tazminat talepleri yanında, haksız rekabet oluşturan fiilin tespiti ve tecavüzün ortadan kaldırılması (ref’i) taleplerini bir arada ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği-