Davalının ödenmemiş işçi alacakları için kendisine vermiş olduğu vekaletname gereğince iş mahkemesinde dava açtığını, avukatlık hizmetini eksiksiz olarak yerine getirdiğini fakat davalının kendisini haksız azlettiğini ileri sürerek vekâlet ücreti alacağına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL ‘nin davalıdan tahsiline-
Davacı mevduat sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Uyuşmazlığın konut kredisiyle bağlantılı yaptırılan hayat sigorta poliçesinin yenilenmemesi nedeniyle uğranılan zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olduğu - Dava konusu somut olayda, temel ilişkinin davalı banka ile imzalanan konut kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TKHK'nun 10. maddesi uyarınca söz konusu kredi sözleşmesi tüketici kredisi kapsamında kaldığından Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu -
4077 sayılı yasanın 3. maddesi kapsamında davacının alıcı (tüketici), davalının ise satıcı olduğu, bu şekliyle taraflar arasındaki konut satışına ilişkin hukuki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı- 4077 sayılı yasanın 23. maddesi uyarınca, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı- Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, görevle ilgili hususlarda kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağı-
Vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların da 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerektiği- Davalı şirket, Tüketici Kanunu'nda tanımı yapılan "tüketici" kapsamında olmadığı gibi davacı avukat ile arasındaki uyuşmazlığa konu özel hastane açma ön izin belgesi ile ilgili işlemleri takip etmeye yönelik danışmanlık hizmetinin de tüketici işlemi niteliğinde olmadığı ve bu itibarla taraflar arasındaki ilişkinin, 6502 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığından davaya bakma görevinin de genel mahkemelere ait olduğu-
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmeyeceği, Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekeceği, Eldeki davada davacı, devre tatil sözleşmesini fesh ettiği gerekçesi ile ödediği bedelin iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, somut uyuşmazlıkta davacıya devre tatilini kullanmadığında kiraya verme hakkının tanındığı, davacının kullanmadığı dönemlerde kendisine ayrılan yeri kiraya vermesi ticari amaçla hareket ettiğini göstermediği, hal böyle olunca uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmayacağı, bu durumda mahkemece, davaya bakılarak sonuçlandırılması gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-.
HMK’nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, Ayrıca, 6502 sayılı yasanın 73/5. madde ve fıkrasına göre de, tüketici davalarının tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabileceği belirtilmiştir ki, bunun da özel yetkiye ilişkin bir düzenleme olduğu, dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemesinde açılabileceği, dosya kapsamından gerek davalıların gerekse davacıların yerleşim yeri itibariyle yetkili mahkemenin İstanbul Tüketeci Mahkemesinin olduğu anlaşıldığı, Hal böyle olunca, mahkemece, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemelerine gönderilmesi kararı verilmesi gerektiği-