Lehine iştirak nafakası hükmedilen müşterek çocuğun nüfus kayıt örneği getirtilerek reşit olmuş ise iştirak nafakası istenemeyeceğinden takipte talep edilen nafaka miktarının denetlenmesi ve bu konudaki şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken çocuk için öngörülen nafakanın sona ermesine karar vermenin icra mahkemesinin görevi dahilinde olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmasının gerekeceği, bu ilkeye uygun olmayan, birer yıllık devreler esas alınmaksızın hesaplama yapan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, dar yetkili icra mahkemesi hakiminin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı- Dayanak ilamda  "aracın iadesi koşulu ile dava konusu ... otobüsün aynı özellikleri haiz aynı model yenisi ile değiştirilmesine" karar verilmiş olup açıkça aracın iadesi ön koşul olarak hükme bağlandığı görüldüğünden, alacaklı taraf, söz konusu otobüsün icra müdürlüğüne teslimi yapılmadan icra emri düzenlenmesinin ilama aykırılık teşkil ettiği-
İcra takibine dayanak yapılan kısa karar HMK.nun 301.maddesine uygun bir ilam olmadığı gibi İİK.nun 38. maddesinde sayılan ilam mahiyetini haiz belgelerden de olmadığı, bu nedenle kısa karara dayalı olarak ilamlı icra takibinin yapılamayacağı, o halde mahkemece şikayetin kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu, alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkeme tarafından borçlunun şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu, alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkeme tarafından borçlunun şikâyetinin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği- Mahkemece; "aynı ilamda hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat, yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve işlemiş yasal faizlerden oluşan alacak kalemleri için tek bir takip yapılabileceği gibi ayrı ayrı takip yapılmasının mümkün olduğu ve aynı dosya ile ilamlı icra takibini zorunlu kılan yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesiyle" şikayetin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davadan ve temyiz isteminden feragat edilen durumlarda öncelikle davadan feragat hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerektiği-
Takibe dayanak yapılan ilamda, hükmedilen kıdem tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, kararın uygulanması gereken kısmının hüküm fıkrası olduğu, icra hakiminin yorum yolu ile sonuca ulaşamayacağı-