Menfi tespit ilamlarının, İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağı, ilam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tabi olduğu, ilamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, kesinleşme tarihinde itibaren yasal faiz talep edilebileceği-
Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyeceği- Boşanma ilamı kesinleştiği takdirde, ekinde hükmedilen tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin takibe konulabilmesi için bu kısımlarının kesinleşmesinin gerekli olmadığı-
İlamlı icra takibi başlatabilecek bir alacaklı ilamsız icra ile takip başlatmak istemesi borçlunun icranın geri bırakılması kararı alarak takibi durdurmasını bertaraf etmek veya ilamın bozulması halinde takibin durmasının ve sonrasında alacağın olmadığı ya da daha az olduğunun ilamla belirlenmesi halinde icranın iadesinin yolunu kapatmak olarak düşünülebileceği- İlamlı icra takibi başlatabilecek iken ilamsız icra takibine başvurulması HMK mad. 29/1'de belirtilen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği- İlama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağından, mahkemece bu hususun re'sen nazara alınacağı-
Kamulaştırmasız elatmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa'nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği- Mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi mahkemesinden sorularak, kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında olduğu gibi, kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 s. K.'la değişik Anayasa'nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği düşünülerek fahiş faiz ve faize faiz istendiği yönündeki şikayetler de dikkate alınarak gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İYUK'nun 28/2. maddesinin eda hükmü içeren ilamlar bakımından uygulanacağı-
Takibe konulan alacak kalemlerinin takibe dayanak ilamda birleşen davadan kaynaklanan alacaklar olduğu, birleşen bu davada taşınmazın aynının da tartışıldığı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasına ilişkin olduğu görüldüğünden, anılan ilamdan doğan alacakların tahsilinin ilamın kesinleşmesine bağlı olduğunun kabulü gerektiği-
İcra takibinin dayanağı ilamın, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin tam yargı davasına ilişkin olduğu, anılan kararın Kanun'da istisnai olarak yazılı takip edilmesi için kesinleşmesi gereken kararlardan olmadığı, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit konulu ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı, menfi tespit istemi ile bağlantılı olan birleşen alacak davasının da bu haliyle kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Takibin kesinleşmesinden sonra yapılan taahhüt ancak takipte kesinleşen para alacağının taahhüt süresince tahsilini durduracağından, alacaklının tahliyenin tehirine ilişkin bir talebi olmadığından tahliye kararının infazını talep etmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığı-
İlamda faiz hakkında bir hüküm bulunmasa dahi, ilamda yazılı alacak karar tarihinde muaccel olacağından, bu tarihten itibaren faiz istenebileceği-İlamda yazılı icra inkar tazminatı ile harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarına, muaccel hale geldikleri karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi mümkün olup, icra müdürlüğünce de ilamda hükmedilen fer'i alacaklara ve icra inkar tazminatına açıklanan ilkeye uygun faiz hesaplanmak suretiyle muhtıra düzenlenmesi gerektiğinden mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-