Dayanak ilamda, "bir kısım işçi alacaklarının, bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle tahsiline" karar verildiği taraflardan, faiz oranlarının tespiti için banka isimlerini bildirmeleri istenilmiş ve bildirilen bankalar fiilen uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranlarını bildirmiş olup, işçi alacaklarına hükümde brüt olarak karar verilmiş olduğundan kesilmesi gereken vergiler ve sigorta primleri düşülerek alacak miktarlarının nete dönüştürülmesi ilkesi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, raporda borçlu tarafından dosyaya teminat olarak yatırılan ve kararın bozulması ile serbest kalan miktarın alacaklıya ödenmesine borçlu tarafından muvafakat edildiği halde, anılan ödeme tarihinin alacaklının parayı dosyadan tahsil ettiği tarih olarak esas alınmasının hatalı olduğu- Borçlunun şikayet baki kalmak kaydı ile ödemeye muvafakat etmesinin, paranın alacaklıya ödenmesini engeller bir kayıt olmadığı gibi kararın bozulmuş olması nedeniyle teminatın dosyada serbest kaldığı alacaklı tarafından da bilindiğinden, icra mahkemesince ödeme tarihinin, serbest kalan miktarın alacaklıya ödenmesine borçlu tarafından muvafakat edildiği tarih olan 08.05.2013 tarihi olarak kabulü doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği- Borçlu, 08.05.2013 tarihinde iadesi gereken tutarın tespitini ve icra emri ile muhtıranın iptalini talep etmişse de, bu konuda miktar yönünden bir rakam belirtmemiş olduğundan, şikayetin kabulü gerekirken, kısmen kabul kararı verilerek sonuçta da borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ve borçlu tarafından yapılan yargılama giderlerinin tamamının alacaklıdan tahsili gerekirken paylaştırılarak, bir kısmının borçlu üzerinde bırakılmasının usule aykırı olduğu-
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğinde olduğu- Olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı- 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerektiği-
Menfi tespit hakkındaki hüküm kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
Gecikme zammının oranı ve ödeme tarihi açık olarak yazılmadığından yerine aynen ''avans faizi'' sözlerinin yazılmasına karar verilmiş olmakla birlikte mahkemece avans faizi oranlarına ve bildirilen ödeme tarihlerine göre faiz hesabı yapılarak şikayetin sonuçlandırılması gerekirken gecikme zammı oranları olarak bildirilen oranlarla sonuca giden bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Çekişmeye konu taşınmazın ilam kesinleşme tarihinden sonra, icra takip tarihinden önce takip borçlusundan satın aldığı, bu durumda, şikayetçi takip borçlusunun satın aldığı pay oranında borçluya halef olacağından kendisi hakkında ayrı takip yapılabileceği-
Hüküm içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İlamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği- Bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılmasının zorunlu olduğu -
İlamın infaz edilecek bölümünün hüküm kısmı olup icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilemeyeceği- Kararda açıkça en yüksek faiz oranlarının uygulanmasına hükmedilmediğinden düşük veya yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğine ilişkin kanaat belirtilemeyeceği-
Alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin, takibe başlandıktan sonra dosya alacağını temlik alana geçmiş olduğu, temlik edenin alacak üzerinde artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından), pasif husumet ehliyeti bulunmayan hakkında aynı ilamdan kaynaklanan vekalet ücreti için takip yapılamayacağı-